1. YAZARLAR

  2. Osman ÖNDEŞ

  3. Türk Armatörleri Birliği Başkanı Armatör Ahmet Şevket Manioğlu 
Osman ÖNDEŞ

Osman ÖNDEŞ

Gazeteci, Yazar ve Tarihçi

Türk Armatörleri Birliği Başkanı Armatör Ahmet Şevket Manioğlu 

A+A-

ahmet-sevket-manioglu.jpgArmatör Ahmet Şevket Manioğlu 14 Ağustos 1969 sabahı siyah Cadillac aracı ile Elmadağ’da Divan Oteli’nin önünden caddeye çıkacağı sırada bir tabanca peş peşe ateşlendi. Otomobilin arka koltuğunda bulunan Türk Armatörler Birliği’nin 70 yaşındaki başkanı Şevket Manioğlu kanlar içinde olduğu yere yığıldı. Saldırgan elindeki tabancayla çevredekileri tehdit ediyor “Yaklaşmayın yakarım” diye bağırıyordu. Bir trafik polisi tehditlere aldırmadı, saldırganı silahıyla birlikte yakaladı. İlk paniği atlatan şoför, armatörü otomobile bindirip hızla Nişantaşı’ndaki Amerikan Hastanesi’ne hareket etti. Yaşam savaşı veren ağır yaralı Manioğlu hemen ameliyata alındı.

Nişantaşı Karakolu’na götürülen saldırganın adı Niyazi Terletme idi. 22 yaşındaydı, Göreleli'ydi. Dört yıl önce kız kardeşini öldürdüğü için 20 yıl hapis cezasına çarptırılmış, beş ay önce infaz yasasından yararlanarak Tekirdağ Cezaevi’nden izinli olarak çıkmış, bir daha da dönmemişti. Çok rahattı, cezaevi kaçağı olduğunu, hemşerisi armatörden para istediğini, vermeyince de sinirlenip vurduğunu anlattı. Elinde tabancayla sırıtan bir fotoğrafı da gazetelerde yayınlandı. Armatör Manioğlu’nun durumu ifade veremeyecek kadar ağırdı, bir de kalp krizi geçirdi, iki gün ecelle pençeleştikten sonra vefat verdi.

Saldırganın alışılmamış talebi kabul edilmiş, polis sorgusundan geçmeden doğrudan hâkim karşısına çıkmış, orada da kendisini bir başka cezaevi firarisi olan Osman Kotan’ın tuttuğunu anlatmıştı.

katil.jpg14 Ağustos 1969 itibarıyla Şevket Manioğlu’nun adı birden gazetelerin birinci sayfalarında bir sabıkalı tarafından yaralandığı haberiyle heyecan ve üzüntü yaratır. Basında hep “Milyoner Armatör” olarak tanımlanan Şevket Manioğlu’nu öldürmeye teşebbüs eden ve beş kurşun sıkarak ağır yaralayan katil Niyazi Terletme, soruşturmayı yapan savcı yardımcısı Hüsrev Dülger’e azmettirildiğini iddia etmiştir. Doğrudan savcı yardımcısı Hüsrev Dülger tarafından ifadesi alınan Niyazi Terletme, Şevket Manioğlu’nun adamları tarafından öldürüleceğini belirterek derhal cezaevine gönderilmesini istemiş, sanık Emniyet Genel Müdürlüğü’ne götürülmeden ilk sorgusundan sonra Sağmalcılar Cezaevi’ne konulmuştur. Soruşturmayı yapan savcı yardımcısı sanığın ifadesi üzerine Emniyet Müdürlüğü Cinayet Masası’na katilin tehdit altında olduğunu belirterek korumaya alınmasını istemiştir. İddiada adı geçen cezaevi firarisi Osman Kotan ise bulunamamıştır. 

ahmet-sevket-manioglu-001.jpg

Şevket Manioğlu büyük kızı Gönül (Özdoğan) Manioğlu ile
Kaynak-Manioğlu Aile arşivi.
 

turkiyenin-onasisi.jpg70 yaşındaki milyoner armatör Şevket Manioğlu Rizeli Manizade’lerdendi. Babası Hacı Hüseyin Bey II. Meşrutiyetten sonra kurulan Donanma Cemiyeti’nin yönetiminde yer almış itibarlı bir tüccardı. Manioğlu uzun yıllar komisyonculuk yaparak gemi nakliye işlerinde deneyim kazanmış, bazı armatörlerin nakliye işlerini komisyon karşılığı yönetmiş, bir süre sonra da kendi adına gemi işletmeye başlamıştı. İyi kazanıyordu, kayıtlara Türkiye’nin ilk vergi rekortmeni olarak geçmiş, yaşadığı sürece İstanbul’da vergi sıralamasında bir numarayı kimseye kaptırmamıştı. "Türkiye’nin Onasis’i" ya da "Armatörler Kralı" diye de anılıyordu.

Dönemin en önemli enerji kaynağı olan Zonguldak Ereğli kömürünü İstanbul ve çevre illerdeki limanlara taşıyordu. Kararnameyle dağıtılan kömür nakliyesi işinin ihaleyle yapılmasına önayak olmuş, boş olarak bekleyen gemilere ödenen “Istalya” ücretinin kaldırılmasını sağlamış, büyük gemileri sayesinde en iyi fiyatı vererek ihaleleri kazanmış, Ereğli’den yapılan kömür nakliyatında tekel oluşturmuştu. İETT, Devlet Demir Yolları, Kömür Tevzii Kurumu, Denizcilik Bankası gibi büyük alıcıların nakliye işlerini tek başına yapıyordu.

İşini iyi yapan, vergisini titizlikle ödeyen, asla rüşvet vermeyen bir iş adamıydı.

Hükümetin birkaç yıl önce 400-1200 tonluk koster yapımı için verdiği teşvikler armatörler arasındaki rekabeti kızıştırmıştı. Küçük ve orta boy armatörler teşvik için banka kredileriyle bu kosterlerden yaptırdı. Ancak kosterler kömürü taşımak için ekonomik değildi. Manioğlu’nun toplamda 12 bin grostonu geçen filosu herkesten daha ucuza taşıyabiliyordu. Yılda yaklaşık 1 milyon ton kömür taşıyor ve 15 milyon lira ciro elde ediyordu. Manioğlu filosunun avantajıyla kömürde 16 lira olan ton başına navlunu 12 liraya çekmiş, rakiplerini silmiş, hükümet teşvikleriyle borç harç yapılan kosterler atıl kalmıştı. (Kaynak: Cengiz Erdinç, Mayıs 2022, kısa dalga ve gazetelerde yer alan cinayetle ilgili sair yazılar. İMEAK Neşriyatı-Türk Armatörleri Tarihi C.IV).

Cinayetten 10 gün önce 4 Ağustos’ta bir kez daha Türk Armatörler Birliği başkanlığına seçilmişti. İki şilebi ve beş kosteriyle Akdeniz’den kok kömürü ve maden taşıyan Ziya Kalkavan’ın Manioğlu ile maddi anlaşmazlığı yoktu, aksine Kalkavan, Denizcilik Bankası’nın satışa çıkardığı iki şilepten Ardahan’ı almak istemiş, Manioğlu da Kalkavan’a 200 bin liralık teminat mektubu vererek destek olmuştu. Cinayetin ardındaki isimler, kendilerini perdelemek için Kalkavan’ın ismini özellikle ortaya atmış olabilirdi. Azmettirici belirsizdi ama neden açıktı: Rekabet! 

Manioğlu’nun 50 yıllık arkadaşı ve iş ortağı olduğunu söyleyen bir tanık “Rekabet bahis konusu idi. Son gece yine beraberdik. ‘Bana bak sana bir şey söyleyeceğim. Beni bu son günlerde tehdit edenler arttı. Bunun manasını anlayamıyorum. Acaba sonu ne olacak?’ dedi. Arkadaşımın vurulmasının tek sebebi iş rekabetidir. Tabii ki bazı art düşünceli kişilerin oyununa geldi” diyordu.

Savcı, Ziya Kalkavan’dan sonra armatör Ziya Sönmez’in de ifadesini aldı, ancak soruşturmada bir mesafe alınamadı. Balistik raporu işleri daha da karıştırdı; Şevket Manioğlu’nun vücuduna ve otomobile saplanan kurşunlar katilin üzerinde yakalanan Astra’dan değil, başka bir silahtan atılmıştı. Katil hapishanede “Para istedim, vermeyince öfkelendim” diye bir kez daha ağız değiştirdi.

Katilin adını verdiği azmettirici Osman Zeki Kotan 26 Ocak 1970 günü Rize’de kayınvalidesinin evinden çıkarken kimliği belirsiz kişiler tarafından öldürüldü. Üzerinde üç tabanca ve 20 bin lira para vardı. Polisin aylardır bulamadığı kaçağı, mafya bulup öldürmüştü.

Mânioğlu Denizcilik İşletmesi’nin kurucusu ve başkanı da olan Şevket Manioğlu aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nde ilan edilen ilk vergi rekortmeni olarak da tanındı. Rize eşrafından Manizâde Hacı Hüseyin Efendi ile Ayşe Manizâde’nin Sabiha, Cemile, Adil ve Ahmet Şevket adlarını verdikleri dört çocuğundan biriydi. Eşi Mesadet Hanım, Albay Kadri Kandemir ve Leman Kandemir’in kızıydı. İki kızı olmuştur. Kızları; Gönül Özdoğan ve diğer kızı Ayşe Manioğlu Irmak’tı. Kızı Ayşe, bir devir başbakanlık yapmış olan Prof. Dr. Sadi Irmak’ın oğlu Sabri Irmak ile evlenmişti. Amiral Sermet Gökdeniz ve Ola Manioğlu’nun kayınbiraderi, Merzuk ve Mes’ut Manioğlu’nun dayısı idi. 

komur-nakliyesi.jpg

Manizâde Şilebi Kuruçeşme’de kömür tahliye ederken 

Şevket Manioğlu’nun kardeşi Adil Manioğlu, İstanbul ahalisinden Pavil Diakonof ve Anne Diakonova’nın kızı Ola Diakonova ile evliydi. Bu ailenin Ayka, Ulya, Hüseyin ve Yasemin adını verdikleri dört çocuğu olmuştur. Ola Manioğlu 11 Kasım 2013’de vefat etmiş ve cenazesi Şişli Metamorfosis Rum Ortodoks mezarlığına defnedilmiştir. 

14 Ağustos 1969’daki müessif bir suikast olayından sonra, hayata tutunamadı.  Cenazesi 18 Ağustos Pazartesi günü Teşvikiye Camiinde kılınan ikindi namazından sonra Zincirlikuyu aile kabristanına defnedildi. Kuzeni Merzuk Manioğlu 13 Ağustos 1973’de ve eşi Mesadet Manioğlu 5 Mart 1978’de vefat etmiştir. 

Şevket Manioğlu Türk Armatörleri Birliği’nin ilk genel kurul toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı seçilen armatördü. Uzun yıllar teşkilatlanma yolunda diğer armatörlerle birlikte büyük gayretlerin içinde olmuştu. Günümüzde eski Başbakanlardan Tansu Çiller’in sahibi olduğu Yeniköy’deki yalıda otururlardı. 

Şevket Manioğlu’nun armatörlük şirketi 'Şevket Manioğlu Denizcilik İşletmesi Donatma İştirakı' idi. 'Şevket Manioğlu Denizcilik İşletmesi Donatma İştirakı' hakları, Şevket Manioğlu’nun vefatından sonraki yıllarda Sönmez Denizcilik Grubu tarafından satın alınmıştır. 

Şevket Manioğlu Komada 
Nişantaşı, Amerikan Hastanesi’nde yatmakta olan Armatör Şevket Manioğlu gece 23 sıralarında kalp krizi geçirmiştir. Aynı zamanda şeker hastası olan Şevket Manioğlu’nun bağırsakları çalışmamaktadır. Durumunun çok ağır olduğu bildirilen Manioğlu’nu kurtarmak için doktorlar büyük çaba sarf etmelerine rağmen vefat edecektir. Gazetelerde yer alan haberlere göre; büyük ihalelere giren Şevket Manioğlu’nun Zonguldak ve Ereğli’deki kömür nakliyatını yaptığı, bütün ihalelerin Manioğlu tarafından alındığı, bu nedenle diğer armatörlerle rekabete girip arasının açıldığı, milyonerin yakın çevresi tarafından açıklanmıştır. Gerçek iş rekabeti diğer armatörlerin kazançlarına indirilen darbe midir, yoksa olaya ilişkin bir neden mi vardır? Kömür nakliyatında deniz ticaret filosunda diğer armatörlerden üstün olan Şevket Manioğlu’nun saf dışı edilmesiyle başka kimselerin menfaat sağlayacağı da savcı yardımcısı Hüsrev Dülger’in yapacağı soruşturma ile ortaya çıkacaktır. 

manioglu-ailesi.jpg

Mutlu bir aile tablosu-Merve Irmak’ın tanımlamasıyla fotoğraftakiler; (Sağdan ön sıradakiler); diğer dedem Sadi Irmak, Babaannem Semiha Irmak (Şevket Manioğlu dedemin dünürleri), bebek halde bendeniz, Anneannem Mesadet Manioğlu ve dedem Şevket Manioğlu. (Arka sıra sağdan); Sabri Irmak, çok yakın aile dostları Şükufe Teyze, Mesadet Manioğlu’nun yeğeni Haluk Başol’un eşi annesi Fatoş Başol Hanım, Ayşe Irmak Manioğlu, uzak kuzen Mete Başol ve anneannemin teyzesi Selman Kandemir. 

Armatör Ahmet Şevket Manioğlu 16 Ağustos 1969 gecesi vefat etti.

Armatör Şevket Manioğlu hastahane’de kalp krizi geçirmiş ve ayrıca davet edilen üç profesör iki saat süreyle konsültasyon yapmalarına rağmen, kalp krizi sonrasında komaya girmiştir. Şevket Manioğlu’nun durumu bundan sonra giderek kötüleşmiş ve 16 Ağustos 1969 gecesi 23.30 civarında vefat etmiştir. 

ss-manioglu-gemisi-istinye-tersanesinde.jpg

S/S Manioğlu İstinye Tersanesi’nde yüzer havuzda

Gazetelerde Ahmet Şevket Manioğlu ailesinin, Şevket Manioğlu Denizcilik Şirketi mensuplarının ve Türk Armatörleri Birliği’nin alt alta devam eden taziye mesajları yayınlanmıştır. Ahmet Şevket Manioğlu’nun vefat duyurusu 18 Ağustos 1969 tarihli gazetelerde yer almıştır ve şöyledir; “Rize eşrafından Merhum Manizâde Hacı Hüseyin Efendi ve Merhuma Ayşe Hanımın oğlu, Mesadet Manioğlu’nun eşi, Gönül Özdoğan ve Ayşe Manioğlu Irmak’ın babası, Sabiha Manioğlu, Cemile Gökdeniz ve Adil Manioğlu’nun ağabeyi, Feridun Özdoğan ve Sabri Irmak’ın kayınpederi, Hakan, Behlil ve Merve Manioğlu Irmak’ın dedesi, Hüsnü Manioğlu, Sermet Gökdeniz ve Ola Manioğlu’nun kayınpederi, Merzuk ve Mâni Manioğlu’nun dayısı, Ayka, Ulya ve Yasemin Manioğlu’nun amcası, Prof. Dr. Sadi Irmak’ın dünürü Ahmet Şevket Manioğlu 16 Ağustos 1969 gecesi hakkın rahmetine kavuşmuştur.Cenazesi 18 Ağustos 1969 Pazartesi günü ikindi namazını müteakiben Teşvikiye kaldırılarak Zincirlikuyu’daki aile kabristanına defnedilecektir.” 

Türk Armatörleri Birliği Derneğinin mesajında “Birliğimizin Başkanı Ahmet Şevket Manioğlu’nun vefatını derin teessürle bildirir kederli ailesine başsağlığı dileriz.” denilmektedir.

Ne garip tecellidir ki Türk Armatörleri Birliği’nin İstanbul Vilayeti’nce tescil edilen “Türk Armatörleri Birliği” adıyla ilk resmi kuruluş toplantısı, 25 Temmuz 1939 tarihli gazetelerde yayınlanmış ve bu toplantının 10 Ağustos 1939 Perşembe günü Saat 16’da Galata Rıhtım Caddesi’ndeki Kefeli Hüseyin Hanı’nda 10 Numaralı Dairede Umumi Heyet Toplantısı’nın icra edileceği duyurulmuştu. Türk Armatörleri Birliği’nin ilk resmî yönetim kurulu, 18 Ağustos 1939 günü göreve başlamıştı. 

Şevket Manioğlu’nun cenazesi 18 Ağustos 1969 günü ikindi namazından sonra Teşvikiye Camii’nden alınarak Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’ndaki kabristana defnedilmiştir. Armatörün morgdan alınan cenazesine 100’den fazla çelenk gönderilmiş ve Teşvikiye Camii’nde kılınan namazına büyük kalabalık iştirak etmiştir. Diğer taraftan cinayetin asıl sebebinin ortaya çıkartılması için adlî soruşturma uzun süre devam etmiştir. 

manizade-silebi.jpg
İlk Manizâde şilebi İstanbul Boğazı’nda seyir halinde

S.S Manizâde - (EX- Acturus, Ex- Çelikel)
• 3,527 grt. ve 5,452 dwt. olan “Acturus” 1913 yılında Almanya, Rostock, Meyer Neptun Tersanesi’nde inşa edildi. 

• 1950’de satıldı ve “Çelikel” adı verildi. 

• 1963’de satıldı ve “Manizâde” adı verildi. 

manizade-silebi-demirhan-adiyla.jpg

S/S Manizade S/S Demirhan adıyla Kaynak: Malcolm Cranefield

S/S Manizâde - (Ex- Empire Moulmein, Ex- Colonel Vieljeux, Ex-Ville De Diego-Suarez, Ex-Vimy, Ex- Demirhan) 
• Boyutları 430.9 x 56.2 x 35.2 ft olan Empire Moulmein’ın J. Readhead & Sons Ltd., South Shields üretimi olan ana makinesiyle azami seyir sürati 12 knots idi. 

• Ağustos 1944’de İngiltere Savunma Bakanlığı adına inşa edildi ve South Shields (Port Line Ltd.), işletmesine verildi. 

• 1945’de Fransa Hükümeti’e devredildi ve “Colonel Vieljeux” adı verildi. (İşletmeci şirket: Nouvelle Cie Havraise Peninsulaire de Nav, Le Havre). 

• 1948’de Nouvelle Cie Havraise Peninsulaire de Nav, Le Havre ‘a satıldı ve “Ville De DiegoSuarez” adı verildi. 

• 1962’de Soc Monegasque d’Armement et de Nav, Monaco’ya satıldı ve “Vimy” adı verildi. 

• 1962’de Rıza ve Aslan Sadıkoğlu ve Ortağı Adi Komadit Şti. İstanbul’a satıldı ve “Demirhan” adı verildi. 

• 1966’da Manizade Vapuru Donatma İştirakı, İstanbul’a satıldı ve “Manizâde” adı verildi. 

• 20 Mart 1976’da hurdaya çıkartıldı ve Aliağa’da Zeki Veren Geri Dönüşüm Tersanesi’nde söküldü. 

manizade-silebi-001.jpg

S/S Manizâde (Robert Bomann Collection)

Bir zümrüt yüzüğün öyküsü
Manioğlu ailesinde olan bir zümrüt yüzüğün uğursuzluğu üzerine yazdığı makalesinde Murat Bardakçı şöyle anlatmıştır; Irak’ın son kralı Faysal, 1957’de Osmanlıların son hükümdarı Sultan Vahideddin ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin küçük torunu olan Mısır Prensesi Fazile ile nişanlandı. Nişan sadece Türk ve Irak gazetelerine değil, dünya basınına da konu oldu. Zira uçsuz bucaksız petrol sahalarının sahibi olan genç kral dünya güzeli bir prensesle evlenmek üzereydi ve bu, magazin basını için az bulunan bir haberdi. Kral Faysal, Prenses Fazile’ye gören hemen her hanımı hasedinden çatlatacak bir hediye verdi: 18 karat civarında bir zümrüt yüzük. Ama nişan evlilikle noktalanamadı, zira 1958’in 14 Temmuz’unda, Bağdat askeri bir darbeye sahne oldu. Kral Naibi Prens Abdülillâh, Başbakan Nuri Said Paşa ve kraliyet ailesinin neredeyse tamamı yataklarında linç edildi, sarayı basılan genç kral da makineli tüfeklerle tarandı. Ama ölmedi, ağır yaralandı, hastaneye kaldırıldı fakat, doktorlar darbecilerden korkup hiçbir müdahalede bulunmadılar ve Faysal hastanenin bir koridorunda, yerlerde inleyerek can verdi. Sonra, onun ve kraliyet ailesinin diğer mensuplarının cesetlerinin köpeklere yedirildiği söylendi, kraliyet sarayı da yağma edilip yakıldı. Nişanlısı böyle kanlı bir şekilde katledilen Prenses Fazile, hayatını birkaç sene sonra eski başbakanlardan Suad Hayri Ürgüplü’nün oğlu Hayri Ürgüplü ile birleştirdi ve kendisinde kalan zümrüt yüzüğü de elden çıkardı. Yüzüğün yeni sahibi, Türkiye’nin bilinen ilk vergi rekortmeni olan Şevket Manioğlu idi. Artık tesadüf mü, yoksa lânet mi olduğu bilinez; Şevket Manioğlu, birkaç sene sonra bir kömür anlaşmazlığı yüzünden vurularak öldürüldü. Cinayetin ardından, ailesi Yeniköy’deki yalısını çok bilindik bir isme sattı: Eski Başbakan Tansu Çiller’e… Manioğulları, daha sonra kendilerinde bulunan yüzüğü de elden çıkarttılar… Yüzüğün bilinen son sahibi Cevher Özden, nâm-ı diğer Banker Kastelli oldu. Ama, yüzüğe sahip olanın hem malından hem de canından olması, üstelik hayatının kurşunla noktalanması kuralı hiç değişmedi: Banker Kastelli, iflâsından sonra yüzüğü aldığı sırada oturduğu ve daha önce bir zamanların ünlü armatörü Ali İpar’a ait olan köşkü de kaybetti… Sonrası, Cevher Kastelli, hayatına kendi eliyle ve tek kurşunla son verdi. 

Manizâde ailesi Trabzonlu olmalarına karşın, ailenin bir kolu Kıbrıs’a yerleşmiştir. Kıbrıs’lı Manizâdeler’in ünlü ismi Prof. Dr. Derviş Manizâde’ydi. Anlatıldığı üzere; Trabzonlu bir aileye mensup çektiri kaptanı Manizâde İbrahim Bey de Kıbrıs’ın muhasarasında bulunur. Magosa Kalesi’ne Kilisli Canbulat Bey’le girerken sırtından ağır yara alınca padişah tarafından kendisine toprak verilerek adada ikamete memur edilir. Manizâde ailesi de o tarihten bu yana Kıbrıslı olarak bilinir. Ailenin devamında Derviş Manizâde’nin de dedesi olan Basmacı Hacı Hasan ise, 14 yaşında askere gider, 15 yaşında iken Mahmudiye gemisinin kaptanı onu yanına alır, Kırım Savaşı’na katılır ve yaralanınca da ünlü hemşire Florance Nightingale tarafından tedavi edilir. Basmacı Loncası ağası olan Hacı Hasan, daha sonra Kıbrıs’a döndüğünde bu sefer Kıbrıs Postası’nın ihalesini alır. Basmacı Hacı Hasan’ın Akile Hanım’la evliliğinden dünyaya gelen dört çocuğundan biri, Derviş Manizade’nin de babası olan Ali Rıza Efendi, Kıbrıs’ta Tapu Kadastro Müdürü olacaktır.

Ailenin Trabzon’da kalan kanadından da tanınmış kişiler çıkar. Türk Armatörleri Birliği’nin Başkanı ve İstanbul’un ilk vergi rekortmeni Şevket Manioğlu bu sülaledendir. İki kızından biri olan Ayşe Manioğlu, eski başbakanlardan Sadi Irmak’ın oğlu Sabri Irmak ile evlenmiş. Diğer kızı Merve ise, İSO eski başkanlarından Nurullah Gezgin, gazeteci Çetin Emeç ve yine gazeteci Leyla Tavşanoğlu’nun yeğeni Doğan Gezgin ile evlilikler yapmıştır. 

Cinayet hadisesinden sonra Manioğlu ailesi uzun yıllar yalıda oturamamıştır. 1981 yılında ise Özer Uçuran Çiller ve Tansu Çiller çifti yalıyı Manioğlu ailesinden satın almıştır. Ahmet Şevket Manioğlu’nun eşi Mesadet Manioğlu, 1978 yılına kadar yaşamını sürdürmüş ve 4 Mart 1978’de vefat etmiştir. Eşinin vefatından sonra Taksim, İnönü Caddesi’ndeki Park Palas No.31 D.4’te oturmaktaydı. Mesadet Manioğlu, Albay Kadri Kandemir ve Leman Kandemir’in kızıydı. Diğer kardeşi Mustafa Kandemir’dir. 

Bu yazı toplam 1446 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar