1. YAZARLAR

  2. Yaren Cemre GÜLCEK

  3. Denizcilik Psikolojisine Genel Bir Bakış 
Yaren Cemre GÜLCEK

Yaren Cemre GÜLCEK

Uzman Psikolog

Denizcilik Psikolojisine Genel Bir Bakış 

A+A-

“Denizcilikte güvenlik, önce insanın zihninde başlar.” 
Denizcilik, dışarıdan bakıldığında teknik bilgi, mesleki yeterlilik ve fiziksel dayanıklılıkla tanımlanan bir alan gibi görünür. Oysa, denizle birlikte çalışmak çok daha fazlasını gerektirir. Aylarca karadan uzak kalmak, sınırlı bir yaşam alanını başkalarıyla paylaşmak, yüksek sorumluluk taşımak ve risk altında çalışmak, denizcilerin psikolojik durumlarını doğrudan etkiler. Bu koşullar altında denizcilik yalnızca makineler ve sistemler üzerinden değerlendirilemez. Sektörün merkezinde insan vardır ve insanın ruhsal durumu, yapılan işin güvenliğini ve sürdürülebilirliğini belirleyen en önemli unsurlardan biridir. 

Denizcilik Psikolojisi Nedir? 
Denizcilik psikolojisi, denizcilik sektöründe çalışan bireylerin ruhsal süreçlerini, karşılaştıkları psikolojik zorlukları ve bu zorluklarla baş etme biçimlerini ele alan, psikolojinin bir alt disiplinidir. Denizcilik alanına özgü stres düzeyleri, motivasyonları, tükenmişlik riskleri ve psikolojik dayanıklılıkları bu alanın temel inceleme konuları arasında yer alır. Bu alan, yalnızca karşılaşılan zorlukları tanımlamakla kalmaz; aynı zamanda denizcilerin psikolojik dayanıklıklarını korumaya yönelik önleyici ve destekleyici yaklaşımlar geliştirmeyi amaçlar. Bu yönüyle denizcilik psikolojisi, insanı merkeze alan bir bakış açısının denizcilik sektöründeki karşılığıdır. İnsan faktörü denizcilikte en kritik unsurdur. Denizcilikte meydana gelen kazaların ve operasyonel aksaklıkların büyük bir bölümü, teknik nedenlerden çok insan kaynaklı etkenlerle ilişkilidir. Yorgunluk, stres, dikkat dağınıklığı, motivasyon kaybı ve iletişim sorunları, karar verme süreçlerini doğrudan etkileyen başlıca faktörlerdir. Bu nedenle denizciliğin yalnızca teknik yeterlilikle güvenli hale gelmesi mümkün değildir. En gelişmiş sistemler bile, onları yöneten insanların psikolojik durumu dikkate alınmadığında risk oluşturmaya başlar. 

Denizcilik psikolojisi, insan faktörünü ikincil bir unsur olmaktan çıkararak deniz güvenliğinin temel bileşenlerinden biri haline getirir. 

Pandemi Sonrası Değişen Bakış Açısı 
COVID-19 pandemisi, denizcilik sektöründe psikolojik yükü daha görünür kılan bir süreç olmuştur. Seyahat kısıtlamaları, uzayan sözleşmeler, limanlara çıkış sınırlamaları ve artan belirsizlik, denizcilerin psikolojik sağlamlığını ciddi biçimde zorlamıştır. Pandemi ile birlikte denizcilerin psikolojik olarak da desteklenmeye ihtiyaç duyduğu daha net şekilde anlaşılmıştır. Bu süreç, denizcilik psikolojisinin ikincil bir alan değil, sektörün önemli ihtiyaç alanlarından biri olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Pandemi sonrası dönemde psikolojik dayanıklılık konusu, iş güvenliği ve sürdürülebilir denizcilik anlayışının ayrılmaz bir parçası olarak ele alınmaya başlanmıştır. 

Denizcilik Psikolojisinin Sektöre Katkısı
Denizcilik psikolojisi, denizcilerin kendi sınırlarını tanımalarını, stresle baş etme becerilerini geliştirmelerini ve yaşadıkları zorluklarla daha sağlıklı biçimde başa çıkmalarını destekler. 

Kurumsal açıdan bakıldığında ise; 
● İş güvenliği kültürünün güçlenmesine, 
● Ekip içi iletişimin artmasına, 
● Tükenmişlik halinin azalmasına, 
● Çalışan bağlılığının ve verimliliğinin artmasına katkı sağlar. 

Bu yaklaşım, uzun vadede hem bireyler hem de sektör açısından daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapı oluşturur. 

Kısaca, denizcilik alanı yalnızca teknik düzenlemelerle yönetilebilir bir alan değildir. Denizin üzerinde sürdürülen her faaliyetin merkezinde insan yer alır. Denizcilik psikolojisi, bu gerçeği görünür kılan ve insanı sistemin merkezine koyan bir disiplindir. İnsan faktörü dikkate alınmadan güvenli ve sürdürülebilir bir denizcilikten söz etmek mümkün değildir. Denizcinin ruh sağlığına yapılan her yatırım, aslında sektörün geleceğine yapılan bir yatırımdır. 

Bu yazı toplam 439 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar