Zonguldak Belediye Başkanlarından Armatör Dr. Derviş Nihat Arkat
Türk Armatörleri Birliği Üye defterlerinde Dr. Nihat Arkat hakkında bilgiler esas olmak üzere tespit ettiğim kimlik bilgisi şöyledir; Kıbrıs’lı Aziz Arkat ve Meryem Arkat’ın oğlu 1309 -1893 Kıbrıs doğumlu Dr. Nihat Arkat Türk Armatörleri Birliği’nin 29 Nisan 1940 tarihli toplantısında 38.ci üye olarak kaydoldu. Eşi Sıdıka Arkat, çocukları Perihan ve Jale Arkat’tı. Kız kardeşleri Sabiha ve Sevim’di. Sevim Arkat, Maden Mühendisi Azmi Halûlu ile evlenmiştir.
Dr. Nihat Arkat 2 Şubat 1966 Çarşamba günü İstanbul’da 73 yaşında vefat etti. Cenazesi 3 Şubat 1966 Perşembe günü Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazını müteakiben Zincirlikuyu Asrî Mezarlığı’nda defnedildi. Bazı sicil kayıtlarında soyadı “Arkad” olarak geçmektedir. Doğrusu vefat ilanında görüleceği üzere “Arkat”tır.
Sahibi olduğu “Zühal” vapuru 20 Haziran 1943 günü Karaburun sahilinde fırtınaya yenik düşerek battığından ve başka bir gemisi de bulunmadığından 13 Temmuz 1943 tarihi itibarıyla üyelikten ve Birlik’ten ayrıldı. Yazıhane adresi; Galata, Mesruriye Han K.3 Karaköy’dü. Ev adresi Ayazpaşa, İzmir Palas D.1 Taksim’di.
Dr.Nihat Arkat’ın Türk Armatörleri Birliği Üye Defteri’ndeki fotoğrafı.
Zonguldak Belediye Başkanı olarak görev yapmış ve armatör Dr. Derviş Nihat Arkat ’ın yaşamı hakkında “Zonguldak Tarihi” sayfalarında Hayati Yılmaz imzalı bir makale de bulunmaktadır.
Zonguldak'ın 1930-1931 yıllarında yirmi birinci Belediye Başkanı olan Doktor Derviş Nihat Arkat 1893 yılında Kıbrıs’ta doğdu. Lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. İstanbul Tıp Fakültesi'ne kaydolunca Fransızca dil eğitimi de aldı. Ancak eğitimi sırasında I. Dünya Harbi başladığından ailesi para yollayamayınca maddi sıkıntıya girmiş ve bu yıllarda okumanın bin bir zorluğunu yaşamıştır.
Elektrik olmaması bir yana gaz lambasına gaz alacak para bile bulamaz. Mum alamadığı günlerde derslerine sokak lambasında çalışır. Mum alacak para bulduğunda ise pansiyonda mumlarla ısınırmış. Böyle zorlu yıllarda tıp fakültesinden mezun olmuş ve 1917 yılında mesleğinde uzmanlaşmak için Zonguldak'a tayin edilmiştir. Zonguldak'ta Hükümet Tabibi olarak görevine başladığında 24 yaşındadır.
Zonguldak o günün şartları ile yeni yeni şehirleşen bir yerdir. Yine de onun için her zaman üşümeyeceği bir sağlık ocağına sahiptir. Zaten yakıtın anavatanına gelmiştir. Ayrıca şehirde Fransızlara ait bir hastane de mevcuttur. Fakat Zonguldak'ta o güne kadar eczaneler yabancıların elindedir. Zonguldak'ta ilk eczane açan Türk, Dr. Derviş Nihat Arkat olmuştur.
Bella Pala Oteli ve Memleket Eczanesi.
Mesleğine son derece bağlı ve dikkatli olan Dr. Derviş Nihat Arkat Fransız Hastanesi'nde Fransız doktorlarla ameliyatlara katılmış ve ilerlettiği Fransızcası sayesinde Fransız doktorlarla çok iyi iletişim kurarak mesleğinde ilerlemiştir. Fakat I. Dünya Harbi yıllarında Fransızlar, Zonguldak'ı işgal edince kendisi de Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne katılır. Hükümet Konağı henüz İstanbul'a bağlı olduğu için ve Fransızlar İstanbul'dan bizzat icazet alarak Zonguldak'a asker çıkardığından dolayı hükümet tabipliğinden ayrılır. Zonguldak Belediye'sine geçer. Buradan da; belediye ile diğer kurumlar ayrı taraflarda, Zonguldak Belediyesi Mustafa Kemal tarafında olduğu anlaşılıyor.
Kurtuluş Savaşı sırasında Dr. Derviş Nihat Arkat, Zonguldak Limanı'na gelen İtalyan ve Fransız gemilerinde Müslüman olan askerlerle gizli gizli iletişime geçerek; onlarla iş birliği yapıp, silah ve mühimmat tedarik etmeye başlar. Bu silahlar ilk önce Zonguldak Limanı'na gelen kömür gemileri ile gizli gizli İnebolu'ya, oradan da Kuvva-i Milliye ordusuna gönderilmekteydi. Silahlarla birlikte kaçak yollarla kömürle yollanıyordu.
Zonguldak’taki ilk beton Yolcu İskelesi Zonguldak Valisi Halit Aksoy ve Belediye Başkanı Dr. Derviş Nihat Arkat döneminde hizmete girmiştir. Kaynak: Zonguldak Nostalji.
Zonguldak'ın yönetimi Fransızların denetiminde olduğundan, devlete ait kurumlarda, İstanbul'un gönderdiği Padişah'a bağlı memurlar vardır. Zonguldak'ta görev yapan bir maliye memuru Dr. Derviş Nihat Arkat'ın Anadolu’ya Mustafa Kemal'in askerlerine silah kaçırdığını öğrenince telgraf ile İstanbul'a şikâyet eder. Hemen 15 arkadaşı ile birlikte haklarında idam kararı çıkınca, o sıralarda daha güçlü örgütlenen Devrek Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ne sığınırlar. Orada Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin başında Müftü Abdullah Sabri Efendi vardır. Bir süre burada saklanırlar... Bu sırada olayı duyan Mutasarrıf (Muhtemelen Cevat Rıfat Bey) araya girerek idam kararını kaldırır.
Zonguldak Fransız esaretinden kurtulduğunda, bu kahramanlığı dolayısı ile Ankara Hükümeti tarafından milletvekili olması teklif edilir. Fakat Dr. Derviş Nihat Arkat, Zonguldak'ta kalmak ister ve mesleğine geri dönmeye karar verir. Kurtuluş Savaşı sonrasında Ankara Hükümeti kendisini Madalya ile ödüllendirmiştir.
İstanbul'dan tanıştığı Sıdıka Hanım ile evlenen Dr. Derviş Nihat Arkat ailesinin Perihan ve Jale adında iki kızı olur.
Dr. Derviş Nihat Arkat bu savaş yıllarında bir türlü öğrenimini devam ettirememiş ve 1927 yılında nihayet, Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne giderek orada dünyaca ünlü çocuk doktoru bir Profesörün yanında çalışarak, uzmanlığını tamamlamış ve bir çocuk doktoru olarak yine Zonguldak'a geri dönmüştür.
Zonguldak'ta tanınan sevilen bir doktor olmasından dolayı, 1931 yılında Zonguldak Belediye Başkanı olmuştur. Dr. Derviş Nihat Arkat’ın başkanlığa geldiği yıl, 1931 yılı Atatürk'ün Zonguldak’a geldiği yıldır. Bu görevde üç yıl kalan Dr. Derviş Nihat Arkat aynı zamanda doktorluk görevine devam etmiştir.
Notre Damme de Sion mezunu olan kızı Jale Arkat, Fransız yazarların eserlerinden çeviriler yapardı. Bu çevirilerinden biri ünlü Fransız roman ve uzun öyküler yazarı Guy de Maupassant’ın “Boule de Suif” başlıklı uzun öykü kitabından yaptığı çeviridir. “Yağ Tulumu” başlığı ile 1940 yılı Vakit Gazetesi’nde yayınlanan bu öykü, sonraki yıllarda muhtelif yayın evleri tarafından da başka çevirilerle yayınlanmış ve geniş okur kitlesi ile karşılaşmıştı. Jale Arkat birçok bağışlarıyla da takdir görmüştür. Zonguldak'ta babasından miras olarak kalan arsayı okul için bağışlamış ve arsaya yapılan okula “Dr. Derviş Nihat Arkat İlkokulu” ismi verilmiştir. Ayrıca Belediye Meclisi tarafından bir sokağa adı verilmiştir.
Dr. Derviş Nihat Arkat 1923 yılında aynı zamanda Zonguldak isimli gazetenin ilk sorumlu müdürü olarak da görev yapmıştır. Zonguldak’ta gazeteciliği başlatan ilk isim olan Tahir Karauğuz’dur Kastamonu’dan Zonguldak’a yerleştikten sonra Açıksöz’e yazılarını göndermeye devam etmiştir.
23 Mart 1923’te yayın hayatına başlayan Zonguldak’ın ilk sayılarında, Tahir Karauğuz o sırada Erkan-ı Harbiye İstihbarat Zabitliği ve Matbuat ve İstihbarat Müdüriyet-i Umumiyesi’nin Zonguldak İstihbarat Müdürlüğü görevlerinde bulunduğu için gazetenin İmtiyaz Sahibi M. Kazım (İlsev) Bey olmuştur. Zonguldak gazetesinin ilk Mesul Müdürü ise Doktor Derviş Nihat (Arkat) Bey olmuştur.
Olumsuz Bir Belge
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı’ndan akademisyen Sedat Akdeniz “Genç Mütefekkirler Dergisi” indeki - “Cumhuriyet Halk Partisi teftiş raporlarında Zonguldak (1938-1940)” başlıklı makalesinde Dr. Derviş Nihat Arkat hakkında olumsuz bir olayı nakletmektedir.
Zonguldak Fransız Hastanesi
Bu belge şöyledir; “Vilayet İdare Heyeti Üyelerinden Nihat Arkat, Ereğli Fransız şirketinin doktorluğunu yapmakta, bu görevi esnasında şirketin menfaatini işçi haklarından daha üstün tuttuğu, belediye başkanlığı zamanında bu şirketi himaye ve iltizam ettiği, belediye başkanlığı döneminde parti noktai nazari haricinde hareket etmiş, bu nedenle bütün belediye üyeleri istifa etmiş ve kendisi de görevinden uzaklaştırılmıştır (B.C.A., 490-1-0-0, 721-466-1, s.87).”
Dr. Derviş Nihat Arkat II. Dünya Harbi yılları başında İstanbul’a yerleşmiştir. Adresi; Ayaspaşa Kamarot Sokak, İzmir Palas Apt. No.1 idi. Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nin bunduğu Kamarot Sokak daha sonra Miralay Şefik Bey Sokak adını almıştır. Bu sokakta Ankara Palas, İstanbul Palas, Şen Yuva apartmanından sonra aralarında arsalar olan yan yana iki İzmir Palas No.8 apartmanı vardı.
Bir Fotoğraf
Dr. Derviş Nihat Arkat (Solda koltukta oturan kişi) ve kayınbiraderi Karaelmas Müdürü Maden Mühendisi Azmi Halûlu’nun (Okla işaret edilmiş- Ayakta) Müdür Evi’nde çekilmiş bir fotoğraf (1946-47). Kaynak: Zonguldak Nostalji /Yüksel Yıldırım.
Dr. Derviş Nihat Arkat, Azmi Halûlu’nun eniştesi idi. Müdür Evi olarak bilinen, şimdi “Karaelmas Maden Şehitleri Müzesi” olarak tamamlanan yapının önünde çekilmiş hatıra fotoğrafındaki çocuk o günün hayattaki tek canlı tanığı Bora Ayyıldız fotoğraf konusunda şunları yazmış;
“Fotoğrafın çekildiği günü hatırlıyorum koloni olarak bir pazar günü toplanılmıştı. Anneler, hanımlar içeride, beyler ise bahçedeler. Babam ise onmaz bir işkolik olarak mesai yapıp ocaktan çıktığı kıyafeti ile bahçe partisine ancak yetişip kıyafet değiştirme olanağı bulamamıştır. Babamın arkasında ayaktaki Napolyon duruşu pozundaki ev sahibi Azmi Halûlu’dur. Arkada parmaklıkların içinde kalan yamaç nefis bir Osmanlı Çileği bahçesiydi... Fotoğrafın ait olduğu dönem Bölge Müdürü Azmi Halûlu’nun o konutta oturduğu 1946 veya 1947 yılı olması lazım. Ondan evvel Bölge Müdürü Hulusi Orpen idi ve konutta oturmakta idi.”
Armatör Kimliği ile Dr. Derviş Nihat Arkat
Dr. Derviş Nihat Arkat İstanbul’daki yaşamında çocuk doktoru olarak mesleğine de devam ederken, Zonguldak’ta edildiği deneyimlerine dayalı olarak “Zühal” adındaki bir genel yük vapuru satın almıştır. Bu vapur 1861’de C.Lungley, Londra Tersanesi’nde W.Tulley & Co. Hull firması adına “Baron Hambro” adıyla inşa edilmişti.
1922’de İstanbul’dan Dr. P.Matyas, satın aldı ve “Kandilli” adını verdi. Beş sene sonra İstanbul’dan Dillizâde Mehmet Bey satın aldı. 1928’de İstanbul’dan Madenci Arif, satın aldı ve “Zühal” adını verdi. Dört yıl çalıştırdıktan sonra İstanbul’dan Mehmet Cevdet ve İsmail Hakkı’ya sattı. 1936 yılında 75 yaşında olan bu vapuru İstanbul’dan Dr. Derviş Nihat Arkat satın aldı ve adını değiştirmedi. 20 Haziran 1943 günü Karadeniz’de Zonguldak’tan kömür yüklü olarak İstanbul’a seyri sırasında Karaburun civarında karaya düşerek battı.
Zühal vapuru.
Zühal Vapuru davası
Zühal Vapuru’nun zoraki bir emirle aşırı kömür yüklemesi yapması sonrası battığını ileri süren Dr. Nihat Arkat Ulaştırma Bakanlığı aleyhine tazminat davası açmıştır.
Danıştay Kararlar Dergisi 31 Mart 1946 tarihli nüshasında yer alan dava metni şöyledir;
Beşinci Daire E: 45/1265 K: 24G
Dava Eden: Dr. Nihat Arkat- İstanbul Ayaspaşa Kamarot Sokak, İzmir Palas Ap. No. 1 de.
Vekilleri: Avukat Hamit Şevket İnce ve Rauf Sevin Ankara Toygar Ap. No. 4 de.
Dava Edilen: Ulaştırma Bakanlığı.
Davanın Özetin: Millî Korunma Kanununun 36’ncı maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayınlanan 116 sayılı koordinasyon kararıyla müvekkilinin sahip ve mutasarrıf olduğu 800 hamule tonluk Zühal Şilebi’nin hizmete sevk ve seferlerinin tertip ve tanzimi hususlarının Ulaştırma Bakanlığına bırakıldığı ve 316/446 sayılı koordinasyon kararlarıyla de Türk limanlan arasında yapılacak maden kömürü nakliyatının tabi olacağı azami navlunlarla gemilerin tonajlarına göre hizmete sevk ve uğrayacakları iskelelerin tespit edildiği ve Havza - Karaburun hattına işleyerek şileplerin 1000-2000 hamule tonlu şileplerle icrasına 446 sayılı karara bağlı 1 numaralı cetvelde gösterildiği ve bu suretle seyri seferin nakliyatın lüzum ve ehemmiyetine ve deniz vasıtalarının kabiliyet ve tahammüllerine göre tertip ve tanzimi gerekirken müvekkiline ait Zühal Şilebinin mezkûr kararların hüküm ve sarahati dışında 800 ton kömür hamulesi ile Karaburun’a gönderildiği ve fırtınalı bir havada 21/6/1943 gününde batmasına sebebiyet verildiği ve batmanın geminin mevzuat hilâfına hizmete sevk edilmesinden ileri geldiği ve uğradıkları zararın tazmini hakkındaki dileklerinin de ret olunduğu beyanı ile vâki ret kararının iptali ve geminin battığı tarihteki değerinin tazmini isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti: Dava dilekçesinin 3546 sayılı kanuna uygun olmadığı süre aşımı bulunduğu ve 316 ve 446 sayılı kararla gemilerin azami navlunlarının tespit edildiği yoksa gemilerin tonajları itibariyle belli limanlarda sefer yapabileceklerinin düzenlenmediği ve Zühal Şilebi sefere liyakat şahadetnamesini (Denize Elverişlilik) haiz bulunduğundan bütün sahillerde herhangi bin hizmete senenin herhangi bir ayında tahsis edilebileceği ve davacının sigorta bedelini aldığı yolundadır.
Savcının düşüncesi: Dava dilekçesi esaslı bir noksanlığı haiz değildir. Diğer taraftan geminin hizmete şevkine nazaran dava süresinin hesabı mümkün olamaz. Zararın tahassülünden (Sonuç olarak ortaya çıkmak) itibaren idareye müracaatla alınacak cevap süreye esas teşkil eder. Bu nedenle İdari davalar için tayin edilmiş olan 90 gün zarfında adli mahkemede dava açıldığı ve oradan alınan görevsizlik kararı üzerine Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanun da yazılı süre zarfında Danıştay’a gelindiği anlaşıldığından süre aşımı def'i (Borçluya kaçınma hakkı) yerinde değildir.
Davacının dava hakkı olup olmadığı meselesine gelince; Millî Korunma Kanunu bu gibi hallerde verilecek tazminat miktarı hakkında esas vazetmiştir. Bu esas da geminin 1/9/1939 tarihinden evvelki son satış bedelidir. Davada bahse konu olan geminin bu yoldaki hizmeti ise on bin liradır. Davacı vekilinin duruşmada irat ettiği haller, Millî Korunma Kanunu’nun koyduğu esas karşısında kanuni bir mesnede dayanmamaktadır. Diğer taraftan gemi sigortalı olduğundan batması üzerine davacı on beş bin lira sigorta bedelini almıştır. Ticaret kanununa göre, artık davacının değil, sigortacının dâva hakkı bahse konu olabilir. Bu sebeplerle dilekçenin reddi düşünülmüştür.
Türk Ulusu Adına
Hüküm verilen Danıştay 5.inci Dairesi tarafından işin gereği düşünüldü; Dava dilekçesinde esaslı bir şekil eksikliği bulunmadığı ve zararın vukuu tarihi ile adli mahkemeye başvurma tarihi ve adli mahkemenin vazifesizlik kararıyla idari mahkemeye başvurma tarihleri arasında geçen sürelerde kanunen belli süreyi aşmamış bulunduğu cihetle bu hususlara yöneltilmiş def’iler (Borçluya kaçınma hakkı) yerinde görülmeyerek işin esasının incelenmesine gidildi.
Millî Korunma Kanununun 4180 sayılı kanunla değişik 36.cı maddesine göre nakil vasıtalarının hükümetçe hizmete tahsisi idareye bir kusur atfı isnat ve ispat edilmiş olmadıkça esas itibariyle bağımsız bir tazmin sebebi teşkil edemez. Kusur halinde bu tazminin hududunu hükümete, satın alma yetkisini vermiş olan ayni maddede, deniz nakil vasıtalarının 1/9/1939’dan evvel son satış bedelleri teşkil temek lâzım gelir. Hadise zamanından cari kararnamelerde muayyen miktarda tonajı havi gemilerin belli limanlara şevki yolunda alınmış bir karar mevcut olmadığı gibi 446 sayılı koordinasyon kararına bağlı olup bahis konusu edilen bir numaralı cetvelde Havzadan gemilerle nakil olunan maden kömürü için ödenecek navlun tarifesinden ibarettir.
Bu tarife cetveli ile 601’den 1000 tonaja kadar olan gemilerin Karaburun’a uğradığının gösterilmiş olması, cetvelin aşağı kısımlarında daha yukarı tonajların ve hatta 4000 tonajı geçen vapurların bile aynı ve diğer bazı limanlara uğramadığı gösterilmiş bulunmasına göre, 1000 tonajdan aşağı bir geminin Karaburun’a tahsis edilmiş olmasının alınan kararlara aykırı bir hizmet kusuru bulunduğu iddiası, bu cetvele dayanılarak ileri sürülmez. Davacının gemisinin 1/9/1939 tarihine rastlayan bedeli onbir bin lira olmasına ve sigorta bedeli bulunan 15 lirayı da almış bulunmama göre filhal (O anda) geminin bedeli fevkinde bir tazminat iddiası da bahis konusu edilemez. Şu durum karşısında mesnedi (Dayanağı) bulunmayan davanın reddine ve peşin alınan 751 lira nisbî harçtan 400 kuruş ilâm harcının mahsubu ile 747 liranın davacıya iadesine 13/2/1946 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dr. Nihat Arkat’ın 3 Şubar 1966 günkü Cumhuriyet ve Milliyet Gazetelerinde yayınlanmış olan Vefat ilanı.
Dr. Derviş Nihat Arkat Vefat Ediyor
Merhum Aziz Bey ile merhume Meryem Hanım’ın oğlu, Sıdıka Arkat’ın sevgili eşi, Perihan ve Jale Arkat’ın sevgili babası, Sabiha, Sevim ve Azmi Halûlu'nun eniştesi Dr. Derviş Nihat Arkat 2 Şubat 1966 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Cenazesi 3 Şubat Cuma günü Teşvikiye Camii’nde kılınan öğle namazını takiben Zincirlikuyu Mezarlığı’nda sonsuzluğa uğurlandı. Vefatından hayli yıllar sonrasında kızı Jale Arkat Zonguldak’ta babası adına bir okul vakfetmiştir. 2016 yılında inşaatı yapılan Dr. Derviş Nihat Arkat İlkokulu başarılı eğitim öğrenim hizmetleriyle de takdir görmektedir.