1. HABERLER

  2. RÖPORTAJLAR

  3. “Biz sadece kolay günlerin dostluğuna değil, zor günlerin de kardeşliğine inanıyoruz”
“Biz sadece kolay günlerin dostluğuna değil, zor günlerin de kardeşliğine inanıyoruz”

“Biz sadece kolay günlerin dostluğuna değil, zor günlerin de kardeşliğine inanıyoruz”

1960’lı yıllarda sanayi faaliyetlerine başlayan Gedik Holding, yarım asrı aşan...

A+A-

Doç. Dr. Mustafa KOÇAK - Gedik Holding CEO’su

1960’lı yıllarda sanayi faaliyetlerine başlayan Gedik Holding, yarım asrı aşan deneyimle günümüz teknolojisini birleştirme becerisini göstererek büyüdü. Sakarya Hendek 2. OSB’de yeni fabrikalarını kuran firma, bugün kaynak ürünleriyle 90 ülkeye ihracat yapıyor ve yıllardan beri sektörde en çok ülkeye ihracat yapan 1. firma ödülünü alıyor. Başarı sırlarını Doç. Dr. Mustafa Koçak ile konuştuk.

Yarım asrı geride bırakmış bir firma olarak geçmişinize dair kısa bilgiler alabilir miyiz?

Gedik Holding olarak bünyemizdeki Gedik Kaynak 1963’te, Gedik Döküm ve Vana firmalarımız da 1967‘te İstanbul’da kurularak sanayi faaliyetlerine başladık. Günümüze kadar 100% yerli ve milli olarak, birçok ilklere de imza atarak gel­dik. Gedik Kaynak olarak GeKa® markalı elektrot, tel, toz ve GeKaMac® markalı kaynak makinesi ürünlerimizle bugün yurt içinde gemi inşa sanayimiz başta olmak üzere birçok sektördeki firmalarla çalışıyoruz. Kaynak ürünlerimizle 90 ülkeye ihracat yapıyor ve yıllardan beri de sektörümüzde en çok ülkeye ihracat yapan 1. firma ödülünü TİM den alıyoruz.

Gedik İleri Döküm Teknolojileri ve Gedik Termo Vana firmalarımızla da tersanele­rimizle çok yakın çalışmaktadır. Özellikle MİLGEM Programı ile başlayan ve arta­rak büyüyen savunma sanayisi gemilerine askeri standartlara uygun özel bronz vanalar üretim ile programımızı büyüttük. Entegre bir üretim tesisi ile dökümden vana üretimine, tüm testlerden geçerek onaylarımızı aldık ve vana üretimimizi artırdık.

Bu süreç içinde tüm fabrikalarımızda kendi Ar-Ge çalışmalarımızı yapılandır­dık, Gedik Kaynak olarak Ar-Ge merkezi­mizi kurduk, İstanbul Gedik Üniversitesi ile birlikte üniversite-sanayi iş birlikleri kapsamında projeler geliştirdik.

Özetle, konularımızda yarım yüz yılı aşan deneyim ile günümüz teknolojisini birleştirme becerisini göstererek büyüdük, Sakarya Hendek 2. OSB de yeni fabrikala­rımızı kurduk.

gedik-fabrika.jpg

Gedik Kaynak 60’lı yıllardan itibaren sürekli büyüyen bir yapı... Teknoloji kul­lanımı ve sertifikasyon konusunda neler söylersiniz?

Kaynak ürünleri her teknik üründe oldu­ğu gibi sertifikalı ürünlerdir ve başta TSE ve CE olmak üzere tüm uluslararası stan­dartlara uygun kalitelerde ve onay kuru­luşlarının onayları ile üretilmek zorunda­dır. Bu gerçekleri karşılayacak ve eksiksiz uyum gösterecek kalitelerde ürünlerimiz bugün birçok sanayi sektöründe tercih edilen ürünlerdir. Bunu elbette güncel teknolojileri kullanma becerisini gösteren bir yapıya sahip olmamıza borçluyuz. Bu­gün kendi üretim makinelerini tasarlayan, yapan ve gerekli olan otomasyon ve yük­sek teknolojilerini “Gedik Engineering” birimimizde yapabilen bir yapıya sahibiz.

Özlü Kaynak Teli teknolojisine Ar-Ge ve üretim yatırımları yaptık ve giderek artan bir şekilde de yeni ürünleri kapsayan yatırımlarımızı Hendek fabrikamız­da yapıyoruz. Bu çalışmalarımızla ithal kaynak tellerinin ülkemize girmesine karşı mücadele edip, istihdam yaratıyoruz. Bu ürün grubu ile özellikle tersanelerimizin gereksinimi olan özlü telleri yerli üretim teknolojisi ve kalitesi ile birçok tersanemi­ze sunuyoruz.

gedik-kaynak.jpg

Gedik Kaynak olarak hangi sektörleri, ne tür ürünlerle buluşturuyorsunuz?

Gedik Kaynak olarak, ürünlerimizle otomotiv, gemi inşa, demir-çelik, boru üretim, kazan ve basınçlı sistemler, termik ve Nükleer Santral, HES projeleri vb. kaynak teknolojisini kullanan tüm sektörlerde çok geniş ürün yelpazemizle hizmet veriyoruz. Bu çalışmalarımızı ülkemizde tek %100 yerli ve milli olarak çalışan ve kendi Ar-Ge’ sine dayanan bir firma olarak yapıyoruz. Bundan gurur duyuyoruz. Kamu projelerinde yerli ve milli ürünlerin kullanılması gerekli ve bir anlamda özendirilmiş olmasına rağmen, maalesef birçok projede bunun yapılma­dığına şahit oluyoruz. Hedefimiz kendi Ar-Ge sine dayanan yerli bir sanayi olarak, kaynak teknolojilerinde ihtiyaç duyulan tüm ürünleri sanayicilerimize sunmak, çözüm ortağı olmak.

Kamuda yerli üretimin kullandırılması konusunda gayretiniz ortada. Karşılık bulma oranı nedir peki?

Aslında ülkemizde yapılmakta olan ve ya­pılacak projelerde Yerli ve Milli ürünlerin kullanılması milli ekonomimizin geliş­mesi için elzemdir. Bu talep sanayi olarak “uluslararası rekabetten korunmuş” bir konum istendiği anlamına gelmemelidir. Bu talebin rekabete evet ancak “haksız re­kabete hayır” diyen bir yaklaşım olduğunu belirtmek isterim. Kendi vergilerimizle yapılan kamu projelerinde yerli ve milli ürünlerin kullanılması şart olmalıdır diye düşünüyorum. Kamu projelerinde yüklenici firmalarla olan iletişimlerimizde, projelere yabancı marka ürünlerin önce­den öngörülmüş olması durumlarına üzü­lüyoruz. Yüklenici firma ön görülen ürün ve yabancı markaların dışında yerli malı ürün kullanım özgürlüğünü proje sahibine karşı çoğunlukla gösterememektedir.

Bugün ülkemizde gelinen teknolojik se­viye birçok projenin gereksinim duyduğu ürünleri üretebilecek düzeydedir. Eğer varsa yurt dışı ithal gerektiren bir ürün ya da ürünler, bunların da yerlileştirilmesi için TÜBİTAK destekli Ar-Ge Projeleri Üniversite-Sanayi ortak çalışmaları ile geliştirilmelidir.

gedik-vana.jpg

Burada Termo markasıyla pazara sunduğunuz vana ve armatürlerden de bahsetmek isterim.

Gedik Termo Vana, 53 yıllık deneyimle ve bünyesinde çelik, sfero, pik, paslanmaz, duplex paslanmaz ve bronz döküm tekno­lojileri ve Vana çeşitliliği ile değişik sektör ve uygulamalara değişik boyutlarda (DN 15-DN 1200) vana üretip Termo markası ile pazara sunmaktadır.

Denizcilik sektörüne de Termo Vana ile pek çok ürün sağlıyorsunuz galiba?

Özellikle denizcilik sektörüne yönelik vanaları üretebilmek için gerekli deneyime sahip olurken, Ar-Ge ve yeni teknolojilere de yatırım yaptık. Bugün çok geniş bronz ürün yelpazesi ile denizcilik sektörüne çözüm ortağı oluyoruz. Bronz vanalarımız yurt dışından da büyük talep görüyor. Ör­neğin, Malezya Deniz Kuvvetleri projeleri­ne önemli miktarda vana ürettik.

Müşteriye özel, iş odaklı üretimler de yapıyorsunuz değil mi?

Birinci tercihimiz elbette kendi markala­rımız olan GeKa® ve Termo Vana® olarak ürünler üretip değişik sektörlere sunmak­tır ve bunu zaten ağırlıklı olarak yapıyo­ruz. Ancak bazı yurtdışı şirketlere kendi markaları ile de üretimler yapıyoruz.

İthal kalemi olarak görülebilecek pek çok ürünü yerli olarak üretiyorsunuz.

Her yerli ve milli olan şirketin amacı olması gereken bir çalışma içindeyiz ve bu özelliğimize önem veriyoruz. Gerekli know-how ve teknolojik alt yapıya ve ithal olan ürünleri üretebilecek bilgiye sahip bir firma olmada ısrarcıyız. Bu nedenle Ar-Ge çalışmalarına önem veriyor ve sürekli teknolojik yenilenme ve yatırımlar yaparak ithal olan ürünlere yerli alternatif çözümler üretiyoruz. Bunda özgün ve kendi bilgi birikimini kullanarak çalışma yapılması gerekir ve bunda da başarılı firmalar gurubuyuz. Ülke ekonomisine katkıda bu yönde çalışma yapılmasına ve bu gayretlerimizin de çözüm ortağı oldu­ğumuz şirketlerce de görülmesi gerektiği­ne inanıyoruz.

İlk yurtdışı yatırımınızı Azerbaycan’a yaptınız. Öncelikle Ermenistan’la yaşanan son gelişmelerle beraber yeni yatırımınızı değerlendirmenizi istiyo­ruz? Beklentileriniz neler?

Kardeş ülke Azerbaycan pazarında uzun yıllardan beri GeKa® olarak kaynak ürünlerimizle varız. Gedik Kaynak olarak yerli üretimi doğrudan orada yapmak için ilk yurt dışı yatırımımızı orada yaptık ve kaynak elektrotlarının üretimine başladık. Son günlerde yaşanan gelişmelere rağmen Gedik Kaynak olarak yatırımlarımıza devam edeceğiz ve üretimi sürekli kıla­cağız. Biz sadece kolay günlerin dostlu­ğuna değil, zor günlerin de kardeşliğine inanıyoruz.

90 ülkeye ihracatı olan bir firma olarak yurtdışı yatırımlarınızın devam ede­ceğine dair sinyaller var. Küresel çapta yaşanan pandemi sürecinde hem ihra­catınız hem de yatırımlarınız ne ölçüde etkilendi?

Bugün ihracatı olmayan bir sanayi kuruluşunun sağlıklı olarak yaşaması ve sürdürülebilir bir üretim yapması olanaklı değildir. Dünya pazarlarına mümkün ol­duğu kadarı ile çok çeşitli ve sürekli ürün verme becerisini geliştirmek zorundayız. Bunu yaparken, yurt içi ve yurt dışı yatı­rımlarımızla, iş birliklerimizle gerçekleş­tirmek gerekmektedir. Gelişmelere göre ve bazı ülkeler özelinde zorlanan ihracat koşullarına karşı farklı çözümler geliştir­me becerisi önemli ve gerekli diye düşünü­yoruz. Bu anlamda yaşanan Covid-19 pandemi koşullarında dünya ticaretinde de yeni bir döneme girildi. Uzunca süredir ucuz işgücü ile “dünya fabrikası” olan Çin ve Uzakdoğu ülkeleri, geleneksel teda­rikçi rolünde aksamalar yaşadı, yaşıyor ve başta Avrupa ülkeleri yeni ve “lokal” çözüm ortakları aramaya başladılar. Türk sanayicileri olarak bu anlamda fırsatları değerlendirecek çalışmalar yapmalıyız. Biz Gedik sanayileri bunun bilincinde olarak, yatırımlarımızı durdurmadık aksine artırarak hızlandırdık. Bu gelişmelerin ül­keler ve firmalar arası ticari alışkanlıkları kalıcı olarak değiştireceğine inanıyoruz ve kendimizi pandemi döneminin ortasında “pandemi sonrasına” yani yeni döneme hazırlıyoruz.

Firmanızın işleri kolaylaştıran robotik çözümleri de mevcut. Otomasyon konu­sundan biraz bahseder misiniz?

Robot ve otomasyon kullanımı tüm sanayi şirketlerin giderek artan bir gerçeği. Bu özellikle kendisini kaynak teknolojilerinde kendini göstermektedir. Gedik Kaynak olarak bu gelişmelerin içinde olup çözüm ortaklarımızın gereksinimleri olacak ro­botik ve otomasyon gerektiren taleplerine design, üretim ve kurulum olarak anahtar teslimi projeler yapmaktayız. Bunun için özel bir birimimiz var ve son günlerde bu yapılanmayı da ayrı bir şirket olarak KOBİ statüsünde RoboWeld ismi altında yapılandırdık.

Yeni diyebileceğimiz, son teknoloji ürünleriniz nelerdir?

Kaynak sektöründe ürettiğimiz özlü teller var, bunların bazılarını pazara sunduk ve diğerleri üzerinde yoğun Ar-Ge çalışma­larını sürdürüyoruz. Su altı kaynakları için yeni ve halen ülkemizde üretilmeyen kaynak elektrotlarını üretmek için Ar-Ge çalışmalarını tamamladık. Pendik’te doğrudan denizaltı kaynak uygulama testlerini de başarı ile tamamladık ve 2020 yılı içinde bu yeni su altı elektrotlarını pazara sunacağız.

Gedik Test Merkezi adı altında bir kuru­munuz var. Neler yapılıyor burada?

Gedik Test Merkezi (GTM) olarak TÜR­KAK akrediteli eğitim, sertifikalandırma ve teknik servis hizmetlerimizle, özellikle tersanelerimiz için önemli olan tahribat­sız muayene ve gözetim hizmetlerini de veriyoruz. Kaynakçıların eğitim ve serti­fikalandırma (MYK dahil) çalışmalarına ülkemizde büyük gereksinim var. Tahri­batlı ve tahribatsız muayene ve personel sertifikasyon hizmetleri ile GTM giderek artan talepleri karşılayarak büyüyor.

Sosyal sorumluluk projeleriniz, vakfı­nız ve üniversitenizden de söz etmenizi isterim.

Gedik Holding’de sosyal sorumluluk pro­jeleri ve hizmetleri kurumun bir kültürü ve ayrılmaz bir parçası olarak değerlendi­rilmiştir.

Gedik Eğitim Vakfı (GEV) çatısı altında tüm bu çalışmalar yürütülmüş ve son olarak da Gedik Meslek Yüksek Okulu ve arkasından İstanbul Gedik Üniversitesi kurulmuş ve bugün beş bine yakın öğren­cisi ile gençlerimize hizmet vermektedir.

Halil Kaya Gedik Meslek Lisesi ile çok ya­kın ilişki ve destek çalışmaları ile lise için­de Kaynak Robot eğitimlerine başlandı. Çok yakında MEB Okulları için tek kişilik sıraların kaynaklı üretimlerinde okulun döner sermayesine katkı amaçlı 10 bin öğrenci sırasının üretimine başlanacak ve Gedik Kaynak ve RoboWeld bu çalışmala­rında lisemize destek verecektir.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Eylül-Ekim 2020 - 74. sayısında yayımlanmıştır.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.