1. HABERLER

  2. RÖPORTAJLAR

  3. "Tedarik zincirinin bozulmaması için milli taşıma gemilerinin önemi herkes tarafından Görüldü"
"Tedarik zincirinin bozulmaması için milli taşıma gemilerinin önemi herkes tarafından Görüldü"

"Tedarik zincirinin bozulmaması için milli taşıma gemilerinin önemi herkes tarafından Görüldü"

Türkiye’nin köklü firmalarından biri olan Kınay Grup, kurucusu Ali Rıza Bey’de...

A+A-

Barış DİLLİOĞLU - Kınay Taşımacılık ve Lojistik Genel Müdürü

Türkiye’nin köklü firmalarından biri olan Kınay Grup, kurucusu Ali Rıza Bey’den devraldığı şirket vizyonunu ve ilkelerini 75 yıldır muhafaza ederken, modern dünyanın getirdiği yeniliklere de anında uyum sağlayarak deniz, kara ve hava taşımacılığı alanlarında hizmetlerini sürdürüyor. Şirket vizyonunu ve faaliyetlerini Barış Dillioğlu ile konuştuk.

75 yıllık bir firma geçmişiniz var ve kurucunuz A. Rıza Kınay'ın yaşam öyküsü çok ilgi çekici. Bunu okuyucularımızla paylaşarak başlamak isteriz. - A. Rıza Kınay'ın eşinin rahatsızlığı dolayısıyla daha iyi bir görevi reddedip Bandırma'da kalmak istemesi ve işinden istifa etmesi, onun insana verdiği değer hususunda önemli bir gösterge. Sanırım yıllar içerisinde bu şirket vizyonuna da yansıyan bir şey oldu.

Kurucumuz olan çok değerli Ali Rıza Kınay’ın gerçekten ilgi çekici bir hikayesi var. Ali Rıza Bey aslında bir bankacı; Osmanlı Bankası’nda direktörlük yapmış, çok değerli bir kişilik. O zamanın Türkiye’sinde Fransızca, İngilizce konuşan, Osmanlı Bankası’nda da iyi bir yer edinmiş birisi. Ali Rıza Bey bu değerli kişiliği ile Bandırma’ya yeni kurulan Osmanlı Bankası’na müdür olarak atanıyor. 3’üncü yılının ardından kendisine Antalya’da açılan Osmanlı Bankası’ndan teklif geliyor. Ancak teklifi eşinin rahatsızlığı sebebi ile reddedip bankadan istifa etmek durumunda kalıyor. Sonrasında fark ediyor ki Bandırma’da inanılmaz bir gemi trafiği var, kendisinde de yabancı dil var... İlk olarak halen devam eden A. Rıza Kınay Vapur Acenteliği’ni kurarak gemilere hizmet vermeye başlıyor. Hem konteyner hem de Breakbulk gemilerine acentelik yaparak büyük bir trafik elde ediyorlar ve kısa süre sonra CMA, Arkas ve MSC gibi büyük hatlara çalışmaya başlıyorlar. Bu iş belli bir süre sonra armatörlüğe kapı açıyor ve 80’li yılların başında o zamana kadar denize indirilen en büyük Türk gemisini Türk tersanelerinde yaptırma noktasına kadar gidiyor. Yine 1979 yılında kurulan bir şirket ile değerli taş ve mineral mümessilliği yapılmaya başlanıyor. Hala bu faaliyeti devam ediyor, dünyanın en büyük alıcılarının mümessilliğini yapıyoruz. Tabii bu da dökme yük ve armatörlük tarafına hız kazandırıyor.

Kınay ailesi 1980’lerde halen Bandırmada yaşıyorlar. Ali Rıza Bey’in tek oğlu var. Sonrasında Hasan Kınay işi devralıyor. Hasan Kınay da işi aldıktan sonra İstanbul’a gelmek istiyor. İstanbul’da ilk ofisleri Şişli’de açıyorlar. Ali Rıza Bey’in de o zaman işi büyütmesi ve Hasan Bey’in de katkılarıyla gemiler çoğalmaya başlıyor. Özellikle 3, 6 ve 12 bin tonluk gemiler kullanılarak dünyanın büyük oyuncularıyla çok uzun süreli anlaşmalar yapılıyor. A. Rıza Kınay Vapur Acenteliği de Türkiye’den geçen bütün gemilerin çoğuna acentelik yapıyor.

Daha sonra Hasan Kınay oğlu Sina Kınay'ı Amerika'ya yolluyor. Sina Kınay Amerika'da ve İngiltere'de bankacılık yapıyor. 2005’te Türkiye’ye dönüyor. Bankacılık yaptığı sırada konteyner armatörlerine kredi sağlıyor. Döndüğü zaman da bu yeni trendden babasına bahsediyor. Ardından Sina Kınay, “Türkiye'de bu işi nasıl yapabiliriz?” diye ufak bir araştırma yapıyor. Ben de o zamanlar başka bir şirkette çalışıyordum ve bu işi yapmak üzere hazırlık içerisindeyim. 2004 Aralık ayında Sina Kınay beni aradı. Kafasındakileri anlattı ve beraber çalışmayı teklif etti. O şekilde birlikte bir yola çıktık. 1 Ocak 2005’te Kınay Taşımacılık ve Lojistik A.Ş kurduk.

Kınay Grup bugün itibariyle hangi alanlarda ne tür faaliyetler yapmaktadır?

Daha önce bahsettiğim gibi 1946 yılında A. Rıza Vapur Acenteliği ile hikayemiz başlıyor. Ardından 1979 yılında Hasat Dış Ticaret ve Mümessillik şirketimiz ile bor ticaretinde de faaliyet göstermeye başlıyoruz. 1982 yılında Alfa Shipping adı ile kurulan bugün ise Kınay Denizcilik adı ile faaliyet gösteren gemi kiralama& brokerlik ve operatörlük alanında hizmet veren şirketimiz kuruluyor.

Türkiye’deki konteynerleşme eğilimin artmasını fırsat bilerek freight forwarder alanında hizmet vermek için Kınay Taşımacılık ve Lojistik (KTL) şirketimizi 2005’te kurduk. 2009 yılında ise liman operasyonları ve bağlantılı lojistik faaliyetleri yürütmek amacıyla Limser Liman Servisleri’ni faaliyete geçirdik. Ardından 2012 yılında aileye KTL Uluslararası Taşımacılık ve Ticaret katıldı. Böylelikle freight forwarder alanındaki deniz, hava ve karayolu hizmet yelpazemizi ve ekiplerimizi genişlettik. Bugün baktığımızda ise 75 yıllık tecrübemiz ile denizcilik ve lojistik sektörünün en köklü şirketlerinden biriyiz ve bu işi gerçekten iyi biliyoruz. Ekiplerimiz çok tecrübeli, ticaretin olduğu her yerde var olmaya çalışıyoruz bugün Türkiye’de 10 ilde 20’den fazla ofisimiz bulunmakta. 500’den fazla ekip arkadaşlarımız ile globalleşme hedefimiz ile yola devam ediyoruz Çin, Thailand, Vietnem, Birleşik Krallık ve Benelüx’te yurt dışı ofislerimiz bulunuyor.

Her yıl büyüme kaydeden ‘Kınay Taşımacılık ve Lojistik’ firmanız hakkında bilgi alabilir miyiz?

Tabii, daha önce bahsettiğim gibi 2004 yılında Sina Kınay ile tanışarak ortak hedeflerde buluştuk. 2005 yılının ocak ayında 7 kişilik ekibimizle iş başı yaptık. Çekirdek ekibimiz tecrübeli ve oldukça dinamikti, birlikte inandık ve çok çalıştık… Yine 2005 yılının haziran ayında İzmir ofisimizi açarak İstanbul dışında da büyümeye başladık. Ardından Mersin, Gaziantep, Ankara, Bursa, İskenderun, Kayseri, Eskişehir Adana ofisleri birbirini takip etti. Şuan tüm Türkiye’de Kınay Taşımacılık ve Lojistik’e bağlı 200’e yakın takım arkadaşımız ile freight forwarder olarak deniz, hava ve karayolu taşımacılığı alanında hizmet veriyoruz. Ticaretin yoğun olduğu her yerde var olmaya çalışıyoruz. Bölge ofislerimizdeki arkadaşlarımız bölgelerinin dinamiklerini çok iyi biliyor bu sayede müşterilerimizin taleplerine doğru zamanda doğru cevaplar veriyoruz; müşteri memnuniyeti her zaman ilk önceliklerimiz arasında.

Sektörümüz gün geçtikçe büyüyor; biz de şirket olarak her yıl istikrarlı bir şekilde de büyümeye gayret gösteriyoruz, pandemi sürecinde herkes gibi bir belirsiz bir sürecine girdik. İnsan psikolojisi için de oldukça zor bir dönemdi, bilinen üzere hizmet sektörü kaynak olarak insan odaklı bir sektördür. Çalışma arkadaşlarımın özverisi ve işine olan sevgisi ile bu zor dönemden güçlenerek çıktık. Tüm Türkiye’de ekiplerimiz her geçen gün büyümeye devam ediyor. Aramıza yeni mezun genç arkadaşlarımız da katılıyor, şirket olarak onları sektöre ve iş hayatına kazandırmak da bizim için oldukça önemli.

Bu noktada ekibinizden ve insan kaynakları politikanızdan söz eder misiniz?

Kınay markasının imajı bizim için çok önemli ve konuya oldukça özen gösteriyoruz. Uzun bir süredir marka kimliğimiz ve şirket kültürü üzerine çalışıyoruz. Bu ilke bizim hem operasyonel süreçlerimizde hem müşterilerimiz hem de iş ortaklarımızla ilişkilerimizi üzerine kurduğumuz bir anlayış oldu.

Kültürümüzü oluştururken bir işveren markası da olarak odağımıza hep insanı ve beraber başarmayı koyduk. Çalışanlarımıza karşı olan sorumluluklarımızın farkındayız. Patron şirketi olarak değil kurumsal değerler üzerine kurulu bir şirket yapımız var. Bu iş tek başına yapılacak bir iş değil bir takım işi. Bu doğrultuda şirket içerisinde uyguladığımız eşitlikçi politikalarımıza çok önem veriyoruz, her zaman “Biz Biriz” diyoruz.

Yönetim olarak biz de ekiplerimizi her fırsatta bir araya getirerek bağları kuvvetlendirmeye çalışıyoruz. İçeride güzel arkadaşlıklar kuruldu, harika bir takım ruhu var. Gün sonunda şirket içerisindeki oluşturduğumuz takım ruhu işlerimize yansıyor ve bize başarı olarak geri dönüyor.

Lojistik alandaki çalışmalarda özellikle pandemi süreci ve ardından çıkan Rusya-Ukrayna savaşı ticaretinizi nasıl etkiledi?

Yüz yıldır barış denizi olarak tanıdığımız Karadeniz, tüm kıyı ülkeleri için dünya denizlerine açılan kapı olması nedeniyle hayati öneme sahip. Rusya-Ukrayna savaşı bölgedeki taşımacılık faaliyetlerini ciddi şekilde aksatıyor. Savaşın başlaması ile Ukrayna istikametli gemiler yüklerini komşu limanlara indirdi. Şu anda bölgede lojistik faaliyetleri durmuş durumda. Buna karşılık Rusya milli gemileri ile ticaretini devam ettirme şansı bulmuştu ancak batı coğrafyasında bunun devamlılığı pek mümkün gözükmüyor. Olağanüstü bir durumda lojistik operasyonlarının ve dolayısıyla tedarik zincirinin bozulmaması için milli taşıma gemilerinin öneminin herkes tarafından görüldü.

Türkiye’nin tüm ülkelerle dostluğunu koruması onu doğu ve batı arasında bir köprü olarak konumlandırdı. Türkiye, devasa kısıtlamalar ve yaptırımlar sonrası Rusya’nın batı ile geçiş yapabileceği köprü olarak öne çıkıyor ve Rus yüklerinin aktarma merkezi olması bekleniyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye için ciddi bir lojistik aktarım merkezi olma fırsatı doğuyor. Bu noktada Türkiye’nin multimodal taşımacılık konusunda hızlıca kendini geliştirmesi gerektiği açıkça gözüküyor.

Şirketimiz özelinde bizim oluşabilecek olumsuzlara önlem aldığımızı söyleyebilirim. Gerek müşterilerimiz gerekse iş ortaklarımızla güçlü bir iletişim kurarak bu süreci yürütüyoruz. Oluşan olumsuz durumun yanında bu kriz yeni fırsatlar da doğurdu, bunları da değerlendirmeye gayret gösteriyoruz. Genel olarak bilinmezliğin arttığı bir süreçte devam ettiğimizi söyleyebilirim. Bunun bir yan etkisi de ileriye dönük strateji belirlemek konusunda oluyor. Bu nedenle dinamik bir şekilde durumu takip ediyor, uyum sağlıyoruz. Bu süreç belki de en çok ticaretin taraflarına ve son tüketiciye zarar verdi, taşıma ve sigorta maliyetleri bu gruplar üzerine yüklendi.

Chartering alanında gemi kiralama ve brokerlik hizmetlerine ek olarak müşterinin elini güçlendirecek, işini kolaylaştıracak neler yapıyorsunuz?

Kınay Denizcilik şirketimiz 1982’den bu yana kuru yük, dökme yük, proje yükleri gibi taşımalarında gemi kiralama & brokerlik ve operatörlük faaliyetlerini sürdürüyor. Bunun yanı sıra armatör firmaların gemilerine uygun yüklerin bulunması hususunda da brokerlik hizmeti veriyoruz. Piyasa raporları, sefer hesapları ve navlun tahminlerini içerecek şekilde müşterilerimize geniş bir yelpazede hizmet sunuyoruz. Ek olarak kısa süreli ya da seferlik kendi kirasına aldığı gemiler ile denizcilik sektörünün önde gelen yükleyici firmalarına taşımacılık hizmeti sunmaktayız.

Liman hizmetleri vermek üzere kurduğunuz LİMSER isimli firmanızdan da söz etmek isteriz. Kapasitesi, makine parkuru ve hizmetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?

LİMSER şirketimizi 2009 yılında, öncelikle TCEEGE Konteyner Terminalleri içerisinde liman hizmetleri ve bölgede bağlantılı lojistik faaliyetlerini hedeflenerek kurduk. Bölgedeki konteyner hizmetlerinin gelişeceğini ve bu konuda öncü olmamız gerektiğini düşündük. Terminal içerisindeki servislerimizi yapılandırırken, uğrak yapan hatların ihtiyacı hizmetleri de göz önünde bulundurduk. Böylelikle LİMSER Off-Dock Terminali’nin ilk hareket noktası ve bölgenin ilk kara terminali oldu. Off-Dock hizmetlerimize ek olarak şu an 100 kişilik ekibimiz, 24 özmal makine ekipmanımız ile; CFS, gemi üzeri ve altı hizmetleri, proje kargo hizmetlerini müşterilerimize sağlıyoruz. Aynı zamanda bölge için yatırımlarımıza devam ediyoruz geçtiğimiz haziran ayında yeni yatırımımız olan Samurlu Depo’nun açılışını iş ortaklarımız ve müşterilerimiz ile gerçekleştirdik. Böylece 50.000 metrekare alanında depolama kapasitesine ulaştık. Samurlu Depo’muz ile körfezin bir ucundan diğer ucuna kesintisiz hizmet vermeye devam edeceğiz aynı zamanda stratejik olarak da bizim için oldukça önemli çünkü bölgedeki tüm limanlara eşit uzaklıkta böylelikle karbon ayak izimizi yüzde 50 azaltacağımızı ön görüyoruz.

Aynı zamanda İMEAK DTO Yönetim Kurulu Üyesisiniz. Neler söylemek isterseniz? (şu soruyu aşağıdaki cevaba göre düzenleyebilir miyiz)

Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu’nda tek lojistikçi olarak bulunuyorum, bu nedenle sektör adına çok gururluyum. Daha önce DTO Yönetim Kurulu’nda lojistik sektöründen birisi bulunmamıştı, bu nedenle önemli bir nokta olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Sayın Başkanımız Tamer Kıran’a da teşekkür ediyorum. Deniz Ticaret Odası sayesinde sektörün sorunlarını gerekli mercilere iletme fırsatına kavuştuk. Hem sektörün sorunlarını iletmek hem de verilen görevleri yerine getirmek noktasında elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bu görevimin dışında UTİKAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı, DEİK Lojistik Konseyi Başkan Yardımcılığı, Hizmet İhracatçıları Birliği Yönetim Konseyi Üyeliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi Yönetim Kurulu Üyeliği ve Beşiktaş Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerim de devam ediyor.

Hepsi kendi alanında zaman ve emek gerektiren görevler, ben de hepsini layığıyla yapabilmek adına çaba gösteriyorum. Umarım çalışma arkadaşlarımla birlikte yaptıklarımız, harcadığımız bunca zaman sektör ve sektör paydaşlarına pozitif bir etki yaratıyordur.

Endüstri 4.0 önemli bir değişim ve dönüşüme sebep oldu. Kınay Grup olarak bu dijitalleşme çalışmalarında siz inovatif denebilecek neler yapıyorsunuz?

Endüstri 4.0 çok geniş bir kavram, hangi yönden bakılırsa bakılsın radikal değişikliklere yol açacak. Dijitalleşme belki de bu kavramların başında geliyor. Deniz Taşımacılığı çok eski ve gelenekçi bir sektör. Buna rağmen dijital dönüşümde öncü sektörlerden birisi oluyor. Biz sektördeki yeni teknoloji ve gelişmeleri başından beri takip ediyorduk. Buna rağmen pandemi bizi de beklediğimizden daha hızlı harekete geçirdi; operasyonel süreçleri başından sonuna kadar dijitalleştirdik, kullandığımız operasyonel programımızı değiştirerek sistemler arası entegrasyonu sağladık. Şirketimiz ve iş alanımıza özel programlarla çalışıyoruz; bu işi gerçekten ciddiye alıyor ve ihtiyaç odaklı geliştirmeler için yatırım yapıyoruz. Şu anda çalışanların yüzde 100’ü evden çalışsa bile her şeyi yapabilecek pozisyondayız. Zaten çalışanlarımızın bir kısmı hala hibrid şekilde çalışıyor. Yine pandemi öncesinden beri yapay zekâ destekli robotlar kullanıyoruz. Şu anda operasyonel süreçlerde üç tane robot çalıştırıyoruz. Sektörde de global gidişat inanılmaz bir hızla dijitale taşınıyor.

Mavi Vatan kavramının sıkça telaffuz edildiği bir dönemdeyiz. Böyle konjoktürel bir dönemde sizin Kabotaj Bayramı mesajınız nasıl olur?

Bu sektörde ömrünü geçirmiş birisi olarak Kabotaj Hakkı konusunda gerekli bilince sahip olunmadığını düşünüyorum. Kabotaj Hakkı bir devletin hem bağımsızlığı hem de özgürlüğü için olmazsa olmaz bir statüdür. Bilindiği gibi Osmanlı Devleti yaşadığı çeşitli sıkıntılar nedeniyle uzun yıllar başka devletlere türlü imtiyazlar vermek durumunda kalmıştı. 1 Temmuz 1926’ da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Kabotaj Hakkı millileştirilmiştir. Devlet içerisinde yapılan deniz taşımacılığının millileştirilmesi hem Türkiye’nin egemenliği adına somut ve güçlü bir adım, hem de ülke ekonomisi için inanılmaz bir kaynak sağlamıştır. Egemenliğin pekiştirilmesi ile Türk bayrağı tüm limanlarımızda tek dalgalanan bayrak olmuş, altyapı çalışmaları da hız kazanmıştır.

Yine bilindiği gibi sadece kara parçasından oluşmazlar, egemenlik alanları denizleri de kapsar. Bu bağlamda Türkiye’nin kendi kıta sahanlığına sahip çıkma iradesini destekliyorum. Tüm dünyadaki ticaretin yüzde 90’ının denizlerden yapıldığını düşündüğümüzde deniz egemenliğinin önemini daha iyi anlayabiliriz. Genç Cumhuriyetin en önemli devrimlerinden biri olarak gördüğüm Kabotaj Bayramını bu vesileyle tekrar kutlamak istiyorum.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Temmuz-Ağustos 2022 - 85. sayısında yayımlanmıştır.

 

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.