1. HABERLER

  2. RÖPORTAJLAR

  3. “Sektörün sorunlarını çözmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık”
“Sektörün sorunlarını çözmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık”

“Sektörün sorunlarını çözmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık”

Gemi inşa sanayii küresel pandemi dolayısıyla üretim kapasitesinde ciddi kayıplar yaşarken...

A+A-

Salih TAN - Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü

Gemi inşa sanayii küresel pandemi dolayısıyla üretim kapasitesinde ciddi kayıplar yaşarken, siparişler durma noktasına geldi, üretim hızı azaldı ve tedarik zincirlerinde kopmalar tüm dünyada ticareti olumsuz etkiledi. Salgının etkisini en aza indirmek amacıyla Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü de önemli çalışmalara imza attı. Zorlu süreci Genel Müdür Salih Tan ile konuştuk.

Genel Müdürlüğünüz tarafından pandemi dönemi ile alakalı güncel bir rapor hazırlandı. Yaşadığımız COVID-19 salgının gemi inşa sektörüne etkisi konusunda değerlendirmelerinizi alabilir miyiz?

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgının ülkemize de etkisi sonrasında Genel Müdürlüğümüzce “Covid-19 Salgınının Sektörümüze Etkileri” isimli rapor hazırlanmış olup bu rapor sektörümüzle paylaşılmıştır.

Gemi inşa sanayimiz salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirleri yakından takip etmiş ve ivedilikle uygulamaya koymuştur. Bu süreçte üretim kapasitesinde düşüşler yaşanmış ve üretim hızı azalmıştır. Siparişlerin durması ve halihazırda alınan siparişlerin ertelenmesi tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz sektöründe de olumsuz gelişmelere sebebiyet vermiştir. Diğer taraftan, salgının etkisini en aza indirmek amacıyla, sektörümüz taşın altına elini koymuş ve personel servis araçlarının sayısında artışa geçmiş, yemekhane ve sosyal tesislerin kullanımının tekrar düzenlenmesi gibi çeşitli önlemler almıştır.

Güncel durum itibariyle Covid-19 küresel salgınının sektörümüzde oluşturmuş olduğu durağanlık döneminin yerine yeniden siparişlerin alındığı döneme girilmiştir. Tedarik sıkıntıları salgının ilk dönemine oranla büyük oranda azalmış, gemi inşaya olan talebin artması neticesinde ülkemizde de faaliyetler artmıştır. İlerleyen dönemde de sektörümüzün sipariş defterlerindeki sayıların artması beklenmektedir. Salgın sürecinde bakanlık olarak sektörün sorunlarını çözmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadık, kamu ve özel sektör iş birliği ile salgının sektörümüz üzerindeki olumsuzluklarını en aza indirmek için çalışmalar yaptık ve çalışmaya da devam ediyoruz.

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından gemi inşası konusunda bazı kriterler getirildi. Bu değişime Türk denizcilik sektöründeki uyum nasıl, siz bunu denetleyen olarak ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Genel Müdürlük olarak, IMO nezdinde yayımlanan bütün kuralları ve bilgilendirmeleri sürekli takip ediyoruz. Çevrimiçi ve yüz yüze gerçekleştirilen IMO toplantılarına ise eksiksiz bir şekilde katılım sağlıyoruz. Hatta gelişmelere yön vermeye çalışıyoruz. IMO nezdindeki toplantılara, kuralların geliştirilmesi aşamasında, ülkemiz gemi inşa sanayisi ve denizcilik filosunu da dikkate alarak aktif katılımı sağlıyoruz. IMO tarafından geliştirilen ve yürürlüğe girecek kuralları ulusal mevzuatımıza da uyumlaştırarak sektörün mevcut ve gelişen kurallara hazırlıklı olmasını da sağlıyoruz.

Aynı zamanda Avrupa Birliği ile uyum konusunda da çalışmalarınız var. Bu konuda neler yaptığınızı anlatabilir misiniz?

AB uyum mevzuatı ile ilgili olarak Genel Müdürlüğümüzün sorumlu olduğu 2 temel mevzuatımız bulunmaktadır. Bunlardan ilki olan Gezi Tekneleri ve Kişisel Deniz Taşıtları Yönetmeliği, 2013/53/EU sayılı Avrupa Birliği (AB) Direktifi uyumlaştırılarak hazırlanmış ve 5 Mayıs 2017 tarihli ve 30057 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.  Bu Yönetmelik, deniz ve iç sularda seyir yapacak özel teknelerin emniyetini sağlaması açısından önemli bir düzenlemedir.

Diğer yönetmelik ise Gemi Teçhizatı Yönetmeliği olup, 2014/90/EU sayılı AB direktifin uyum çalışmaları devam etmektedir. Bu yönetmelik kapsamında yürütülen çalışmaları hızlandırıp bir an önce yayımlanarak yürürlüğe girmesini hedefliyoruz. Ancak, bildiğiniz üzere uyum mevzuatı çalışmaları, diğer mevzuat çalışmalarına göre biraz vakit almaktadır. Avrupa Komisyonuna gönderilmesi ve olumlu görüş alması gibi birtakım prosedürler bulunmaktadır.

Bu yönetmelikle birlikte, uluslararası sertifikaya sahip gemilerin üzerinde yer alan can kurtarma, yangın söndürme cihazları gibi ekipmanların, bu yönetmeliğe uygun olarak imal edildiğini gösterir dümen işaretinin olması gerekmektedir. Mevcut durumda idare uzmanlarımız Avrupa Birliği içerisinde yer alan limanlara gidecek gemilerdeki ekipmanlarda kontrolü sağlamaktadır. Ayrıca, bu yYönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile özel teknelerle ilgili oluşturduğumuz denetim mekanizmasını bu düzenleme için de tesis edeceğiz.

Hong Kong Sözleşmesinin yürürlüğe girişindeki gecikmeyi dikkate alan AB ülkeleri hazırladıkları AB Gemi Söküm Tüzüğü kapsamında ülkemiz gemi söküm tesislerinin AB yetkilendirilmesi denetimlerine gözlemci olarak katılım sağlanmaktadır. Bununla birlikte hem AB hem de Hong Kong Sözleşmesine uygun içerikte ulusal gemi söküm mevzuatımız yayımlanma aşamasına gelmiştir.

Özellikle son yıllarda tersanelerimizde parlayıcı veya patlayıcı gazlar nedeniyle meydana gelen iş kazaları ciddi anlamda azalma görünümünde. Tesislerde yaşanması olası iş kazalarına karşı Genel Müdürlüğünüzün aldığı tedbir ve çalışmalar konusunda bizi bilgilendirir misiniz?

Genel Müdürlüğümüzce hazırlanarak 2020 yılında yayımlanmış olan Gemi ve Su Araçlarında Gazdan Arındırma Yönetmeliği ile tersanelerde yaşanması muhtemel pek çok iş kazasının önüne geçilmiştir. Söz konusu yönetmelik ile gemi ve su araçlarında bulunan kapalı veya tehlikeli mahallerde; can, mal ve çevre ile iş sağlığı ve güvenliğinin korunması amacıyla, ölçüm cihazları kullanılarak bu mahallerin emniyetli giriş, sıcak veya soğuk çalışma için uygun olup olmadıkları belirlenmektedir. Yönetmelik kapsamında yapılan işlemlerin (Gazdan arındırma ve ölçüm işlemleri) elektronik olarak takibi için hazırlanan web tabanlı Gazdan Arındırma Yönetim ve Bilgi Sistemi (GAS), e-denizcilik programı içerisinde yer alan Turgut Reis-GSVP modülü altında uygulamaya alınmıştır. Söz konusu sistem sayesinde birçok işlem çevrim içi ortamda gerçekleştirilebilmektedir. Bu sayede Liman Başkanlıkları, gaz ölçüm uzmanları ve tesisler daha hızlı ve etkin bir şekilde gaz ölçüm faaliyetlerini yerine getirebilmektedir. Diğer taraftan, sektörün ihtiyacı ölçüsünde yapılan seminerler ve eğitimler sayesinde gemi inşa ve denizcilik sektörümüzün emniyetli çalışma kapsamında ihtiyaç duyduğu Gaz Ölçüm Uzmanı kişilerin sektörümüze kazandırılması sağlanmaktadır.

Tesislerin faaliyetine esas işletme izni belgesine yönelik denetimlerde iş sağlığı ve güvenliği ile tesislerde kullanılan ekipmanların sertifikasyonu ile testlerinin ve bakım tutumlarının düzenli olarak yapılıp yapılmadıkları bunlara yönelik prosedürlerin hazırlanıp hazırlanmadığı yönünde denetimler yapmaktayız. Gerek tesislerin organizasyon ve yerleşim planlaması gerek uygulama proseslerinin uzmanlarımızca da kontrol edilmesiyle emniyetli çalışmanın sürekliliğinin sağlanması hedeflenmektedir.

Vatandaşlarımızın denizlere ve denizciliğe ilgisi son yıllarda artış göstermektedir. Özellikle kişisel amaçlı özel teknelerin emniyeti kapsamında yürüttüğünüz faaliyetler var mıdır?

Bakanlığımız, ‘1 Milyon Amatör Denizci Projesi’ ile vatandaşlarımızın denizciliğe özendirilmesi sağlanmaktadır. Bu proje ile birlikte artan tekne sahipliğine bağlı olarak ilave barınma ihtiyacı hasıl olmuştur. Bu minvalde, uygun balıkçı barınaklarında bağlama yeri yapımı ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’te yapılan düzenleme ile tonoz sistemlerinin kurulması suretiyle ihtiyacın karşılanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.

Gezi Tekneleri ve Kişisel Deniz Taşıtları Yönetmeliği kapsamında yer alan özel teknelere, Genel Müdürlüğümüz koordinesinde 71 Liman Başkanlığında yer alan uzmanlarımızca denetim yapılmakta, uygun olarak imal edilmeyen ürünler için sorumlulara düzeltici önlem için süre verilmekte, düzeltici önlem imkanı olmayan, usulsüz belge düzenlenen veya güvensiz olarak tespit edilen tekneler için de 7223 sayılı Kanun kapsamında İdari Yaptırım uygulamaktayız.

Mevcut denetimleri daha da etkinleştirmek için eğitim ve uzman sayısını arttırma gibi tedbirler alınmaktadır. Bu denetim mekanizması ile haksız rekabetin önüne geçmekte, güvenli ürünlerin imal edilmesi ve buna bağlı olarak deniz ve iç sularımızda özel tekne kullanan vatandaşlarımızın emniyetli bir şekilde seyir yapmasını amaçlamaktayız.

Deniz dibi tarama faaliyetleri ve yetkilendirmeleri Genel Müdürlüğünüz uhdesinde yürütülüyor. Sel bölgelerinde gerçekleştirdiğiniz faaliyetlerle alakalı bilgilendirme yapar mısınız?

Ülkemizde gerçekleştirilen deniz dibi tarama faaliyetleri ve yetkilendirilmeleri Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda “Deniz ve İç sular Tarama Yönetmeliği" kapsamında yürütülmektedir. Deniz dibi tarama faaliyetleri genel olarak deniz ve iç sularda su derinliklerini arttırmak veya mevcut su derinliklerini korumak amacıyla yapılmaktadır.

Bu kapsamda gerçekleştirilen tarama faaliyetleri hem bakanlığımızca hem de bakanlığımızdan izin almak kaydıyla özel sektör eliyle yapılmaktadır. Halihazırda Bakanlığımızdan gerekleri izinleri alarak hizmet veren 24 deniz dibi tarama firması bulunmaktadır.

Bakanlık olarak yürütülen deniz dibi tarama faaliyetleri ise İstanbul, İzmir ve Samsun deniz dibi tarama başmühendislikleri vasıtasıyla toplamda 40 parça deniz vasıtası ile gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, bakanlığımızca yapılması öngörülen kamu ve balıkçı barınakları taramaları son 3 yılda tüm taramaların yaklaşık olarak %55-60’ını oluşturmaktadır. Bu taramalar kamu menfaati gözetilerek belirlenen düşük tarama birim fiyatları ile yalnızca Bakanlığımız tarafından gerçekleştirilmektedir.

Bunun yanında, ülkemizde meydana gelen sel afetlerinde zarar gören deniz alanları ve balıkçı barınaklarındaki tarama faaliyetleri bakanlığımızca bedelsiz olarak gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda Arhavi, Güzelkent (Helaldi), Türkeli, Özlüce, Karataş, Bolaman, Yalıköy, Yakaören-İlişi, Abana, Ginolu, Kemalpaşa balıkçı barınaklarında tarama faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.

Gemi inşa alanında son 18 yılda sürekli yükselen oranda bir tersane artışı ve paralelinde de kapasite artışı var. Bu da doğal olarak yapılan işe yansıyor. Siz gemi inşa alanında sektöre ne tür katkılar sunuyorsunuz?

Dünyadaki hızlı teknolojik gelişmeler ve artan küresel rekabet, gemi inşa sektörünü de önemli ölçüde etkilemiştir. Teknolojinin ivme kazanmasından dolayı kıtalar arası taşımacılıktaki artan talebi karşılamada mevcut gemiler yetersiz kalmıştır. Bu durum, gemi kapasitelerinin artırılması ve teknolojiye uyarlanmasını zorunlu kılmış ve daha büyük, modern donanıma sahip fonksiyonel mega gemiler üretilmeye başlanmıştır.

Türk gemi inşa sanayi, en son teknolojileri kullanan, çevre duyarlılığı, bilgi birikimi ve tecrübesi yüksek, kaliteden ödün vermeyen, taahhütlerine sadık kalan ve işi vaktinde bitirme özellikleriyle dünyada saygın bir yere sahiptir.

Tersanelerin kira sürelerinin 49 yıla çıkarılarak yatırım yapılabilmesinin sağlanması, kira bedellerinin sıfırlanarak yerine hasılattan pay alınması, tersane alanlarının teminat olarak gösterilebilmesi ile sektörün ticari hareket kabiliyeti artırılmıştır.

Bu desteklere ek olarak; ÇED kararlarının alınması ve imar planı onayları vb. izin/onay süreçlerindeki koordinasyon desteğimizle gemi inşa sanayimiz tesisler olarak yasal statülerini kazanmıştır.

Bu bağlamda, 2000’li yılların başından itibaren, gemi inşa sanayimizde kayda değer ilerlemeler kat edilmiştir. 2003 yılında 37 olan tersane sayımız %127’lik artış ile 2020 yılında 84’e yükselirken, 0,55 milyon DWT olan üretim kapasitemiz, yedi kattan fazla artarak 4,65 milyon DWT’e yükselmiştir. Ayrıca, tersanelerimizdeki 32 yüzer havuz ve 11 adet kuru havuz ile tersanelerimizin toplam havuz kapasitesi 43’e ulaşmıştır.

Bu gelişim gemi inşa sanayini ve özellikle de tersanelerimizdeki bakım-onarım faaliyetlerini olumlu yönde etkilemiştir. Yıllık ortalama gemi üretim tonajımız 140 bin ton seviyesine yükselirken, bakım-onarım miktarımız son 10 yıllık süreçte %60 oranında artarak 2020 yılında 21 milyon DWT’e yükselmiştir.

Gemi inşa sanayimiz; inovatif, çevreci ve alternatif enerji kullanma yeteneği ile gün geçtikçe artan rekabet gücü sayesinde ülke ekonomisi ve istihdamına katkı vermeye devam edecektir.

Bilindiği üzere limanlar global ticaret döngüsünün önemli bir bileşeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda ülkemiz limanları hakkında genel bir değerlendirmede bulunur musunuz?

Küresel çapta mal, hizmet ve enerji ihtiyacının yaklaşık %80’den fazlasını karşılayan deniz yolu taşımacılığı, dünya ticaretinde hayati önem arz etmektedir. Ülkemiz dış ticaretinin de %88’inin yürütüldüğü limanlarımız, ekonomimiz açısından büyük öneme sahiptir. Ülkemizde, 2000 yılında 149 liman tesisi bulunmakta iken mevcut durumda İdaremizden izin almak suretiyle faaliyet gösteren tesis sayısı 198’e ulaşmıştır. Bu gelişime bağlı olarak, limanlarımızdaki yük trafiği de pozitif yönde etkilenmiştir. Öyle ki, 2000 yılında 186 milyon ton olan elleçleme miktarımız, %167 artışla 2020 yılında 496,6 milyon tona yükselmiştir.

Diğer yandan; uluslararası ticaret hacminin hızla gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan intermodal taşımacılık; ülkelerin ekolojik ve limancılık kabiliyetlerinin gelişimi açısından stratejik önem verdiği bir taşımacılık türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Karayolu, demiryolu ve denizyolu ulaşım ağları arasındaki entegrasyonların sağlandığı intermodal taşımacılıkta konteyner taşımacılığı ön plandadır. Ülkemizde son 2 yıl verilerine bakıldığında yılda ortalama 11,6 milyon TEU konteyner elleçlemesi gerçekleşmiş olup, buna karşılık limanlarımızın konteyner elleçleme kapasitesi yaklaşık 26 milyon TEU’ya ulaşmıştır.

Bulunduğu coğrafya itibarı ile ülkemiz, lojistik sektöründe avantajlı bir konuma sahiptir. Bununla beraber, bu avantajımız Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim Köprüleri, Marmaray Tüneli, Avrasya Tüneli, Kuzey Marmara Otoyolu, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ve Lojistik Merkez yatırımları ile pekiştirilerek küresel taşımacılık bağlamında bir orta koridor alternatifi ortaya konulmuştur. Tüm gelişmelerle beraber artan ticaret hacmi ve gemi boylarının büyümesine paralel olarak liman tesislerimizin büyüme ve altyapılarını iyileştirme ihtiyaçları ortaya çıkmaktadır.

Kıyı alanları, toplum için önemli ekonomik fırsatlar sunan, gelişme baskısı altında olan duyarlı alanlardır. Bu bağlamda özel sektör yatırımcılarımızın liman yatırımlarına yönelik bütünleşik kıyı alanları planları doğrultusunda koruma kullanım dengesi gözetilerek izin verilmektedir. Liman genişletmesinin artık mümkün olmadığı yerlerde ve halihazırda yoğun nüfuslu, yoğun sanayileşmiş ve ekolojik açıdan tehlikede olan bölgelerdeki uzun vadeli kapasite problemini çözmek için kuru liman (dry-port) yaklaşımı bakanlığımız tarafından hazırlanan Ulusal Ulaştırma ve Lojistik Ana Planı ile ortaya konulmaktadır.

Türkiye 2023 yılı için 500 milyar dolarlık bir ihracat hedefi belirlemiş durumda. Bu hedefe ulaşma adına denizcilik sektörünün ve denizyolu taşımacılığının bulunduğu konumu nasıl değerlendirirsiniz?

Ülkemizin koymuş olduğu bu hedefe ulaşmak ancak denizyolu taşımacılığının geliştirilmesiyle mümkün olabilir. Denizyolu taşımacılığının önemli bir parçası olan limanlara yönelik bakanlığımızın yatırımları da bu kapsamda devam etmektedir. Şüphesiz ki 2023 hedefiyle yapımı planlanan limanların ülke ve bölge ekonomisine katkıları büyük olacaktır. “3 Denizde 3 Büyük Liman Projesi” kapsamında yer alan Filyos Limanı özellikle geri sahasında planlanan endüstri bölgesinin hammadde ihtiyacının karşılanması ve ürün çıkışının sağlandığı kapı olması hasebiyle hem bölge hem de ülke ekonomisine büyük bir katkı sağlayacaktır. Bununla birlikte, Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında en fazla derinliğe sahip liman olacak Filyos, hinterlandında yer alan İç Anadolu için de ekonomik anlamda katkı sağlayıcı bir rol üstlenecektir.

Küresel lojistik sektöründeki gelişmelere ayak uydurma hedefi doğrultusunda, ulaştırma modlarının sürdürülebilir ve rekabetçi olarak en verimli şekilde kullanılabilmesi ve böylece, üretim ve tüketim merkezlerinin birbirine bağlanması, bakanlığımızın başlıca planlama çalışmaları arasında yer almaktadır. Bu kapsamda 2015 yılında tamamlanan “Limanlar Geri Saha Karayolu ve Demiryolu Bağlantıları Master Plan Çalışması” ile belirlenen hedefler doğrultusunda yatırımlar sürmektedir.

Belirlenen ihracat hedefine ulaşmak adına Genel Müdürlüğümüz görevleri arasında yer alan kıyı tesislerinin planlanması ve işletme izinlerinin verilmesi, deniz dibi tarama faaliyetleri ve gemi inşa sanayimizin gelişimi için biz de çalışmalarımızı gayretli bir şekilde sürdürüyoruz.

Not: Bu röportaj Deniz Endüstri dergimizin Kasım-Aralık 2021 - 81. sayısında yayımlanmıştır.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.