
Mersin ve çevresindeki denizlerde plastik kirliliği endişe verici seviyelere ulaştı
Mersin açıklarında yapılan araştırmalar, mikroplastik kirliliğinin ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koydu.
Uzmanlar, Akdeniz’deki kirliliğin büyük kısmının kara kaynaklı olduğunu belirterek, çözümün denizde değil karada başlaması gerektiğini vurguladı.
Mersin ve çevresindeki denizlerde plastik kirliliği her geçen gün artıyor. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Deniz Bilimleri Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalar, Akdeniz’deki mikroplastik yoğunluğunun dünya ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu ortaya koydu. Uzmanlar, kirliliğin büyük bölümünün karasal kaynaklı olduğunu belirtiyor. Nehirler, dere yatakları ve arıtma tesislerinden taşınan plastik atıkların denize doğrudan ulaştığına dikkat çekiliyor.
Deniz ekosistemine ciddi zarar veren bu kirliliğin önlenmesinin zorluğuna değinen uzmanlar, denize karışan plastiklerin zamanla mikro boyutlara ayrıldığını ve temizlenmelerinin neredeyse imkânsız hale geldiğini vurguluyor. Mersin kıyılarında yapılan araştırmalarda balıkların sindirim sistemlerinde mikroplastik tespit edilmesi ise durumun ekosistemden insan sağlığına kadar uzanan boyutunu gözler önüne seriyor. Uzmanlar, sorunun çözümünün denizden değil, karadan başlaması gerektiğine dikkat çekerek tek kullanımlık plastiklerin azaltılması ve plastik tutucu sistemlerin kurulması çağrısında bulunuyor.
Kirlilik, endişe verici seviyeye ulaştı
Mersin ve çevresindeki denizlerde plastik kirliliği endişe verici seviyelere ulaştı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Barış Salihoğlu, Akdeniz’deki mikroplastik yoğunluğunun dünya ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu söyledi.
Salihoğlu, kirliliğin yüzde 90’ının karasal kaynaklı olduğunu belirterek, “Nehirler, dere yatakları ve arıtma tesislerinin çıkışları plastikleri doğrudan denize taşıyor. Balıkçılık ve deniz taşımacılığı da etkili olsa da asıl yük karadan geliyor” dedi.
Salihoğlu, denize ulaşan plastiklerin zamanla mikro boyuta dönüştüğünü, bu parçacıkları temizlemenin neredeyse imkânsız olduğuna dikkat çekerek, “Mikroplastikler suyun her katmanına, hatta denizin en derin noktalarına kadar yayılabiliyor. Bu nedenle çözüm, denizde değil, karada başlamak zorunda” şeklinde konuştu. Tek kullanımlık plastiklerin tamamen hayatımızdan çıkarılması gerektiğini vurgulayan Salihoğlu, dere ağızlarına ve arıtma çıkışlarına plastik tutucu sistemlerin kurulmasının önemli bir adım olacağını belirterek, “Bu önlemlerle karasal kaynaklı kirlilik büyük ölçüde azaltılabilir. Ancak en önemlisi toplumsal farkındalık. Biz plastik tüketmeye devam ettikçe bu kirliliği durdurmamız mümkün değil” ifadesini kullandı.
“Mersin kıyılarındaki balıklarda plastik bulundu”
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Doç. Dr. Olgac Güven de Türkiye denizlerinde yapılan araştırmalarda balıkların sindirim sistemlerinde mikroplastik tespit ettiklerini söyledi. Mersin, İskenderun ve Antalya kıyılarında binlerce balık örneğini inceledikleri bilgisini de veren Güven, “İncelediğimiz balıkların hepsinde plastik bulundu. Balıklar bu parçacıkları dışkılayabiliyor ama midyelerde mikroplastikler dokularda birikiyor. Bu da insan sağlığı için risk oluşturuyor” dedi.
Plajlardaki çöplerin çoğu yerli kaynaklı
Mersin’den Samandağ’a kadar yaptığı saha çalışmasında plajlardaki atıkların büyük kısmının yerli kaynaklı olduğunu belirten, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Doç. Dr. Olgac Güven, “Yabancı menşeli atık oranı sadece yüzde 10 civarındaydı. Geri kalanı tamamen bizden kaynaklanıyor. Yani Doğu Akdeniz kıyılarında ‘çöp dışarıdan geliyor’ demek doğru değil” açıklamasında bulundu. Araştırmalarda bazı geri dönüşüm tesislerinden sulama kanallarına plastik atık karıştığının da tespit edildiğini sözlerine ekleyen Güven, “Bu atıklar nehirlerle taşınıp denize ulaşıyor ve Göksu’ya kadar uzanan bir kirlilik hattı oluşturuyor” dedi.

















HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.