1. HABERLER

  2. DENİZ VE ÇEVRE

  3. MBB, "Marmara Denizi İçin 50 Yıldır Birlikte" başlığıyla toplandı
MBB, "Marmara Denizi İçin 50 Yıldır Birlikte" başlığıyla toplandı

MBB, "Marmara Denizi İçin 50 Yıldır Birlikte" başlığıyla toplandı

Marmara Belediyeler Birliği (MBB), 50. kuruluş yılı kapsamında 103. Meclis Toplantısı'nı İstanbul'da yaptı.

A+A-

MBB'nin 2025 yılı birinci meclis toplantısı, "Marmara Denizi İçin 50 Yıldır Birlikte" başlığıyla Üsküdar'daki Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde yapıldı. Toplantı, İstiklal Marşı'nın okunması ve MBB'nin kuruluşunu anlatan sinevizyon gösterimiyle başladı.

Toplantının açılışında konuşan Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, Marmara Denizi'ni konuşmak ve koruma altına almak amacıyla düzenlenen toplantıya ev sahipliği yapmaktan onur duyduklarını belirterek Marmara'nın yalnızca bir deniz değil, ekosistem ve kültürel hafıza alanı olduğunu söyledi.

Dedetaş, 1975'te Marmara ve Boğazlar kıyısındaki 45 belediyenin iş birliğiyle kurulan birliğin çevresel anlamda da öncü bir misyona sahip olduğunu belirterek Marmara Denizi'nin korunması ve sürdürülebilirliği için bilimsel veriye ve ortak akla dayanan adımlarla çalışmaların sürdürüldüğünü dile getirdi.

Marmara Belediyeler Birliği tarafından hazırlanan Marmara Denizi Eylem Planı'nın, müsilaj sorununu kapsamlı biçimde ele aldığını ifade eden Dedetaş, "Marmara Denizi'ni günübirlik çözümlerle değil, bilimsel temelli, çok paydaşlı, uzun vadeli bir anlayışla koruyabiliriz." dedi.

"Marmara Denizi'ni korumak, çocuklarımızın geleceğini de korumaktır"
Marmara Belediyeler Birliği ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, MBB'nin 50. yılındaki ilk meclis toplantısını gerçekleştirmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.

Bozbey, 1975'te Marmara Denizi ve Boğazların korunması amacıyla kurulan birliğin, o günden bu yana çevre bilinci, demokratik yerel yönetim ve katılımcılığın savunucusu olduğunu belirtti.

Artan çevre sorunları ve müsilaj tehdidi karşısında kararlılıkla çalıştıklarını vurgulayan Bozbey, "Marmara Denizi'ni korumak, sadece bugünü değil çocuklarımızın geleceğini de korumaktır." ifadesini kullandı.

Bozbey, 2021'de ilan edilen Marmara Denizi Eylem Planı'ndaki birçok hedefin hala tamamlanmamış olmasının ciddi bir sorun teşkil ettiğini ifade ederek, ileri biyolojik arıtma sistemlerinin yaygınlaştırılması ve merkezi yönetimin desteğinin kritik önem taşıdığını söyledi.

Marmara Denizi'nin giderek artan kirliliğine dikkati çeken Bozbey, "Marmara Denizi artık can çekişiyor. Taşıma kapasitesi doldu. Geri dönüşü olmayan bir yola girmemek için birlikte hareket etmeliyiz." dedi.

"Marmara Denizi artık taşıma kapasitesini aşmıştır"
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, Marmara Denizi'nin bilimsel geçmişi ve bugünkü durumuyla ilgili bilgiler paylaştı. Gazioğlu, Marmara'nın küçük ama etkisi büyük, iki tabakalı ve son derece dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyledi.

Boğazlardaki akıntı sistemlerinin hayati önem taşıdığını belirten Gazioğlu, İstanbul Boğazı'ndan saniyede 8 olimpik havuzluk suyun Marmara'ya aktığını, bunun ise denizin tazelenmesini sağladığını kaydetti.

Gazioğlu, "Marmara doğuştan astımlı bir denizdir, yani oksijen açısından fakir bir yapıya sahiptir. Bu durum 7 bin yıldır devam etmektedir. Marmara Denizi artık taşıma kapasitesini aşmıştır. Karadeniz'den gelen su, yüzeyi tazelese de alt tabakadaki durağan Akdeniz suyu ve artan kirlilik sistemi tıkamaktadır. Yönetilebilirlik için sınırların farkında olunmalı ve buna göre plan yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.

"Marmara Denizi'nin doyum aşamasına geldi"
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Nuray Çağlar, 1970'lerden itibaren nüfus artışı, sanayileşme ve arıtmasız atık sularla birlikte Marmara Denizi'nde kirliliğin hızla arttığını söyledi.

Müsilajın "görünür yüz" olduğunu ifade eden Çağlar, derin deniz deşarjlarının ve dip tarama malzemesi dökümlerinin deniz tabanındaki canlı yaşamını bitirdiğini ifade etti.

Çağlar, Marmara Denizi'nin doyum aşamasına geldiğini belirterek, atık suların arıtılmadan Marmara'ya deşarj edildiğini ve bunun önüne geçilmesi gerektiğini dile getirdi.

"Marmara nefes alamıyor"
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, Marmara Denizi'nde balıkçılığın çöküşe doğru ilerlediğini belirterek, "Balıkçı tekneleri küçülüyor, türler azalıyor, av verimi düşüyor. Marmara nefes alamıyor." diye konuştu.

Karakulak, 2007 ve 2021'de yaşanan müsilaj felaketlerinin Marmara'daki ekosistemi ciddi şekilde etkilediğini vurgulayarak, "Müsilaj sadece balıkları değil, deniz dibi yaşamını da yok etti. Marmara Denizi'nin derinliklerinde oksijen seviyesi hayati sınırların altına indi. Bu durum, özellikle dip balıkları ve diğer deniz canlıları için yaşamı tehdit eden koşullar oluşturuyor." dedi.

Yasa dışı avcılığın, kirliliğin ve bilinçsiz tüketimin Marmara Denizi'ni tükettiğine dikkati çeken Karakulak, deniz koruma alanlarının artırılması, balıkçı teknelerinin etkin şekilde denetlenmesi ve balık türlerinin korunması gerektiğini ifade etti.

"Deniz altında 30 metreye kadar inen müsilaj tabakaları ekosistemi tehdit ediyor"
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın yüzeye çıkmadığında değil, var olduğunda büyük bir tehdit oluşturduğunu, bunun için acil önlemler alınması gerektiğini söyledi.

Sarı, deniz altında 30 metreye kadar inen müsilaj tabakalarının ekosistemi tehdit ettiğini belirtti. Dalgıçlar tarafından çekilen görüntülerde, su altının kar taneleri gibi uçuşan müsilaj parçalarıyla kaplı olduğunu kaydeden Sarı, "Müsilaj suyun altını tamamen kaplamış durumda. Işık aşağıya ulaşmıyor, ekosistem ciddi şekilde zarar görüyor." dedi.

Müsilaj oluşumunun üç temel sebebi olduğunu belirten Sarı, bunların yüksek deniz yüzeyi sıcaklıkları, durağan deniz koşulları ve aşırı kirlilik olduğunu ifade etti.

Sarı, Marmara Denizi'nin su sıcaklıklarının 40 yıllık ortalamaya göre 3 derece yüksek olduğuna dikkati çekerek bu şartların devam etmesi halinde müsilajın kalıcı bir sorun haline geleceğini belirtti.

Çevre kirliliğiyle ilgili raporların eksiksiz hazırlandığını ancak uygulamada ciddi sorunlar olduğunu kaydeden Sarı, "Sadece belgelerle konuşarak Marmara'yı temizleyemeyiz. Şu anda Marmara'da evsel atıkların ancak yüzde 51,7'si arıtılıyor, sanayi atıklarının ise yüzde 70'i doğrudan denize boşaltılıyor. Akarsularımız zehir kanalına dönmüş durumda. Marmara Denizi'nin yükünü azaltabiliriz. Arıtma tesislerimizi tam kapasite çalıştırmalı, kaçak deşarjları önlemeli ve ulusal düzeyde farkındalık kampanyaları yapmalıyız." ifadelerini kullandı.

Sarı, müsilajın sadece ekolojik değil, ekonomik etkilerinin de ağır olduğunu belirterek, turizm sektörünün ve balıkçılığın büyük zarar göreceğini vurguladı.

Erdek'ten Adalar'a kadar kıyılarda müsilaj tabakalarının oluşmaya başladığını ifade eden Sarı, siyasi kimliklerden bağımsız olarak ortak hareket edilmesi gerektiğini, bu felaketten kurtulmanın tek yolunun, bilimsel veriler ışığında hızlı ve ortak hareket etmekten geçtiğini söyledi.

Sarı, "Artık toplantılarla vakit kaybetmeyelim, eyleme geçelim." dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) öğretim üyesi Prof. Dr. İzzet Öztürk de Marmara Denizi ve Boğazlar Sistemi'nin jeostratejik önemini vurgulayarak, Türkiye'de atık su yönetiminin tarihsel gelişimi ile mevcut sorunlarını değerlendirdi.

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.