Ön Anonim Şirket

Av. H. Murat SARIÇOĞLU

Anonim şirketlerin kuruluşunda, şirketin kurulması ile tüzel kişilik kazanması aşamaları arasında şirket adına yapılan tüm işlem ve masraflardan şirket kurucularının şahsen sorumlu olduğu bir ara dönem bulunmaktadır. Bu ara dönem ön anonim şirket olarak nitelendirilmektedir. Biz de bu yazımızda ön anonim şirket kavramının hukuki boyutlarını açıklamaya çalışacağız.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) anonim şirketlerin kuruluşu, ilk önce kurulma sonrasında ise tescil ile birlikte tüzel kişilik kazanma şeklinde iki aşamalı bir süreç olarak öngörülmüştür. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle anonim şirketlerin kuruluşu ve tüzel kişilik kazan¬ması süreçlerini ayrı ayrı açıklayarak başlayalım. 

TTK’ya göre anonim şirketin kurulma aşamasını açıklayacak olursak; öncelikle kanuna uygun olarak düzenlenmiş, kurucuların sermayenin tamamını ödemeyi şartsız taahhüt ettikleri ve anonim şirket kurma iradelerini açıkladıkları bir esas sözleşme hazırlanması gerekmektedir. Sonrasında ise söz konusu sözleşmede bulunan imzaların noter tarafından onaylandığı veya sözleşmenin ticaret sicili müdürü ya da müdür yardımcısı huzurunda imzaladığı an itibarı ile anonim şirket kurulmuş olmaktadır. 

Kurulma aşamasının ardından anonim şirketin tüzel kişilik kazanma aşamasını açıklayalım. Elbette burada tescilin ve ilanının hukuki sonuçlarından da bahsedeceğiz. TTK’ya göre; anonim şirket esas sözleşmesinin tamamı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izniyle kurulacak olan anonim şirket¬lerde izin alınmasını, diğer şirketlerde ise yukarıda belirtilen şirketin kurulma anını izleyen otuz gün içinde, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil edilmeli ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olmalıdır. Anonim şirket ticaret siciline tescili ile birlikte tüzel kişiliğe haiz olur. Dolayısı ile anonim şirket bu aşamadan itibaren hukuken hak sahibi olabilecek ve borç altına girebilecektir. Burada sıklıkla karıştırılan ve dikkat edilmesi gereken nokta, tüzel kişiliğin kazanılmasında esas sözleşmenin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilanına gerek olmamasıdır; ticaret siciline tescil işlemi tüzel kişiliğin kazanılması için yeterlidir. Ticaret siciline yapılacak tescilin, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmesi üçüncü kişiler hakkında sonuç doğurması ile ilgilidir. Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa bulun¬sunlar tüm üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada yayımlanmamış ise son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş gününden itibaren aşağıda maddeler halinde belirtilen konular ile ilgili olarak hukuki sonuç doğuracaktır.

- Esas sözleşmenin tarihi
- Şirketin ticaret unvanı ve merkezi 
- Şirketin varsa süresi
- Şirketin sermayesi, ödenmesinin şekil ve şartları ile payların itibarî değerleri, varsa imtiyazlar
- Pay senetlerinin türleri, hamiline veya nama yazılı oldukları
- Şirketin nasıl temsil olunacağı
- Yönetim kurulu üyeleriyle, şirketi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, unvanları, yerleşme yerleri ve vatandaşlıkları
- Şirketin yapacağı ilânların şekli; esas sözleşme de buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde, yönetim kurulu kararları¬nın pay sahiplerine nasıl bildirileceği

Üçüncü kişiler, kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerini iddia edecek olurlarsa söz konusu iddiaları Mahkeme tarafından dikkate alınmayacaktır. Tescili zorunlu olmasına rağmen tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu olmasına rağmen ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildiklerinin veya bilmeleri gerektiğinin ispat edilmesi halinde, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir. Ticaret sicilinde bulunan tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık bulunması hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri korunacaktır. Böylece tescil ile ilan arasında herhangi bir çelişki olması ihtimaline karşı üçüncü kişiler için Kanun hükmü ile bir güvence oluşturulmuştur.

Ön anonim şirketin hukuki niteliği ile ilgili olarak TTK’nın 335. maddesinin gerekçesine bakacak olursak; hâkim görüşe göre ön anonim şirketin bir dernek ya da adi şirket olmadığı, elbirliği mülkiyet vasfına haiz olduğu belirtilmiştir. Madde gerekçesinin devamında ise Türk hukukunda ön-anonim şirketin niteliği ile hukukî durumunun, öğretide ve mahkeme kararlarında açıklığa kavuşacağı belirtilmiştir. Ön anonim şirketin adi ortaklık olduğuna dair görüşler olsa da, an itibarı ön anonim şirketin hukuki niteliği ile ilgili olarak doktrinde farklı görüşler bulunmakta olup, tam bir görüş birliğine varılamamıştır.

Ön anonim şirkette kurucuların sorumluluklarını açıklayacak olursak, anonim şirketin ticaret siciline tescil edilmesine kadarki süreçte şirket adına işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumlu olacaklardır. Bununla birlikte işlem ve taahhütlerin, ileride tüzel kişilik kazanacak olan anonim şirket adına yapıldığı açıkça bildirilir ve anonim şirketin ticaret siciline tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket tarafından kabul edilirse, söz konusu işlem ve taahhütlerden sadece anonim şirket sorumlu olacaktır. Fakat kurucuların bildirimine rağmen işlem ve taahhütlerin anonim şirket tarafından kabul edilmemesi durumunda kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanacaktır. Her halükârda kuruculuların ön anonim şirket aşamasında yaptıkları işlem ve taahhütlerinden dolayı, anonim şirketin pay sahiplerine rücu hakları bulunmamaktadır.

Bir başka husus ise tek kişi tarafından anonim şirket kurulması durumunda ön anonim şirket oluşup oluşmayacağı konusudur. TTK’nın 335. maddesinin gerekçesinde; tek kişi tarafından kurulan anonim şirketlerde, ön-şirketin kurucu¬nun özel malvarlığı niteliğini taşıyacağı belirtilmiştir. Fakat söz konusu maddenin gerekçesinde, hâkim görüşün ön anonim şirketin bir dernek ya da adi şirket olmadığı, elbirliği mülkiyeti vasfına haiz olduğu hususu da belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) el birliği mülkiyetinin tanımı, kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti şeklinde yapılmıştır. Kanun hükmünde de açıkça belirtildiği üzere, el birliği mülkiyetine ancak birden fazla kişi tarafından sahip olunabilmektedir. Bu durumda tek kişi tarafından anonim şirket kurulması durumunda ön anonim şirketin oluşması TMK hükümlerine göre mümkün değildir. Dolayısı ile TTK’nın 335. maddesinin gerekçesinde, tek kişi tarafından anonim şirket kurulması durumunda ön anonim şirketin oluşup oluşmayacağı ile ilgili olarak ciddi bir çelişki bulunmaktadır. Doktrinde de bu konuda halen tam bir görüş birliği bulunmamaktaysa da çoğunlukla kabul gören görüş, tek kişi tarafından anonim şirket kurulması durumunda ön anonim şirketin oluşmasının mümkün olmadığıdır.